DRAMATURGİLER
KIRMIZI
SİYAH VE CAHİL.
EDWARD BOND
DRAMATURGİ : M.SABRİ ŞENOL.
Giriş
Canavar girer.
Canavar.
1
Yalnız biz doğum ve ölüm arasında ilerlemekte olduğumuzu biliriz ve her yeni bilince bir kıyıdan ötekine dibini görebileceğimiz kristal bir okyanus kadar berrak ve derin bir biçimde kavramayı öğretmeyi arzularız.
2
Çocuklarımız doğmadan önce onlarla konuşuruz.
Onları kucağımıza almadan önce karnımızda taşırız.
Onlar uyanmadan giysilerini katlar başuçlarına koyarız.
Kursaklarından kolayca geçsin diye lokmaları ağzımızda yumuşatır, öyle sunarız.
Onlar yürüyebilsinler diye caddeler inşa ederiz.
Sağlıklı yaşasınlar diye hastalıklardan koruruz.
Dünya on bininci yaşını sürerken onlar dokuz ay anne karnında büyürler.
Doğduklarında tamircilerin, hizmetçilerin, duvarcıların, pilotların, tasarımcıların, şoförlerin, bahçıvanların elleri onları karşılamak için birleşir.
Sürgünden dönen hiçbir kahraman ülkesinde bu şekilde karşılanmaz.
Hiçbir başkan makamına böylesi bir hazırlıkla oturmaz.
Hiçbir zafer böylesi bir coşkuyla kutlanmaz.
Şimdiyse onları öldürüyoruz.
Oysa çocuklar,
dünyaya tanrılar tarafından gözkulak olunduğuna inanırlardı.
3
Dış Ses :
Geçmişte dünyanın aniden bir oyuncaklar ülkesine dönüştüğünü söyleyenler vardı.
Anne girer.
ANNE
Gökyüzünde kocaman kırmızı bir top patladı
Evler,
Çocuklar tarafından ordan oraya taşınan
Oyuncak evler gibi sallandı
Küçük şeyler büyüdü, büyük şeyler yok oldu
Birçoğunun anlattığına göre bulutlar bir şenlik ateşi gibi parladı
ve
çocukların peltek peltek konuşmaları gibi
yarım ağızlı, garip bir dille konuşuldu.
2
Böyle şeyleri ne gördüm ne de duydum
Odamda bir başıma oturuyordum
O sabah çocuk dünyadan kaçmak istermişçesine karnımda debelendi.
Rahim duvarından içeri süzülen dünyanın korkusunu hissetti.
O an onu dinlerken başım öne doğru eğikti
Çok yoğunlaşmıştım,
patlamaları duymadım ve
fark etmeden ölüme uzandım.
Vücudumun kasıntısı bebeği ezdi
Bedenimde bir yarık açıldı ve o herşeyi yakıp kavuran savaş kazanının ortasına fırladı.
Canavar annesinin yanına oturur.
Canavar.
Roketler dünyayı yok ettiğinde her şey ıslık çalıyordu.
Her köşe bucak ıslık çalıyordu
İlaç ve viski şişelerinin ağızları
Mahkeme salonlarının ve ofislerin pervazları
Kayalardaki yarıklar
Alay edercesine ıslık çalıyorlardı
Tekerlekler acı bir çığlıkla dönmeyi bırakırken
rüzgarlar kırık pencerelerde ıslık çalıyorlardı.
Kapılar
ve
kimi boş, kimi hastaları taşıyan tekerlekli sandalyeler
geniş ovaların üzerinden uçuyormuşçasına ıslık çalıyorlardı,
Dağlar ıslık çalıyordu,
Ölü ağızlarda son nefesler ıslık çalıyordu,
Deriler yanıp, yüzlerden sıyrılırken kafatasları ıslık çalıyordu.
Yüzeyler ıslık çalmak için çok yumuşaklardı,
yandılar ve ateş ıslık çaldı.
Kalp, yanan kafesteki bir kuş gibi sıçradı ve kaburgalar ıslık çaldı
Yeryüzü alay edercesine ıslık çaldı
Bu son ıslık, patlama seslerini ve
dünyanın efendilerinin çığlıklarını bastırdı,
Yaratılmışların en şereflisiyle alay edilirken tüm dünya ıslık çaldı.
Anne. İşte ateşe doğan çocuk bu.
Anne çıkar.
Canavar.
Şimdi benim yaşamadığım hayattan sahneler göstereceğiz.
insanlık bunların olmasına izin vermeseydi,
Siz bunu kendi tarihiniz olarak okuyamazdınız
Canavar çıkar.
İKİ
Öğrenme
Canavar. Öğrenme
Bir çocuk girer.
Dış Ses: Çocuk. Okuldan çıkana kadar parkta onu bekleyeceğim.
Bir kız girer.
Çocuk– Bu akşam benimle çık.
Kız. Nereye?
Çocuk. Diskoya
Kız. Hafta içi diskolar sıkıcı olur.
Çocuk. Kulüpte çarşambaları iyi gruplar var
Canavar girer.
Canavar (sıkkın).
Derslerde bir ateş bedenimi o kadar tüketti ki
Sinirlerim yandı kül oldu ve bu yüzden acı hissetmedim
Alev beni, dikkatimi çeken bir parmak gibi çekti
Ve sonra toprağı işaret etti
Kız. Başka kime söyledin?
Çocuk- Biz bize olacağız.
Çocuk tükürür.
Çocuk- Ooo, Üzerine tükürdüm
Canavar. Tüh.
Kız. Iyyy
Çocuk. Pardon…Nereye tükürdüğümü görmedim.
Canavar. Sorun değil
Çocuk. Peçeten var mı?
Canavar. Yok
Çocuk. Niyetim yere tükürmekti.
Çocuk kitabından bir sayfa yırtar ve canavara verir.
Canavar. Teşekkür ederim.
Canavar tükürüğü ceketinden kağıt parçası ile siler. Çocuk karşı sayfayı da dikkatli bir şekilde yırtar, katlar ve cebine koyar.
Çocuk. Saat altı iyi mi?
Kız. Artık bir yere çıkabileceğimi sanmıyorum
Çocuk. Ama kulüpte çok iyi bir grup var.
Kız. Kağıtları atma yere, insanlar görmesin…Öğğğğğğ.
Canavar. Banyoya gidiyorum.
Canavar banka oturur. Çocuk ve Kız çıkarlar.
Canavar
Hayatımı bir pazılın parçalarını birleştirerek geçirdim.
Bitti ve ortaya çıkan resme baktım.
Ama sonra birisi masayı devirdi.
Pazılın parçaları ürkmüş bir güvercin gibi havalandı
ve tekrar pazılın üzerine kondu.
Ama farklı bir resim oluştu
Bir kurşun beynimin bir tarafından girip diğer tarafından çıktı.
Bir Öğretmen girer
Öğretmen. Neden banyoda oturuyorsun?
Canavar. Pardon Öğretmenim.
Öğretmen. Müdür banyoya tıkılıp kalmayı yasakladı.
Canavar. Anladım öğretmenim.
Öğretmen. Numara yapma, nasıl düşünüldüğünü keşfettin ve sessizlikte pratik yapmak için geldin
Canavar. Kavga ettim
Öğretmen. Nerede?
Canavar. Parkta.
Öğretmen. Kiminle dalaştın?
Canavar. Kazaydı.
Öğretmen. Öyleyse neden tuvalette yalnız başına oturuyorsun?
Yirmi dakikadır seni izliyorum.
Canavar. Bir kurşun beynimin bir tarafından girip diğer tarafından çıktı ve gökyüzünde bir iz bıraktı.
Öğretmen. Ne saçma. Kaza olduğunu söylüyorsun. Öyleyse masumsun.
Canavar. Evet öğretmenim.
Öğretmen. Öyleyse senin suçlu olduğunu düşünmek bencillik.
Sen bir kurban değilsin
Dikkat ediyorum da sen sürekli o havaya giriyorsun
Tekrarlanırsa şikayet edileceksin.
Kim tükürdü sana?
Canavar. Robinson öğretmenim.
Öğretmen. Nerene tükürdü?
Canavar. Koluma
Öğretmen. İğrenç!
Robinson’a gidiyorsun ve ona şunu diyorsun.
“Okulun içine ya da bahçesine tükürmek yasaktır.
Tükürmek hem kaba, hem de sağlıksız bir davranıştır.
Üstelik, öngörülemez sonuçlar doğurabilir.
Bu tükürük ile dostluğumuzu bozmuş olabilirsin”
Sonra Robinson’un koluna tüküreceksin. Daha sonra da el sıkışacaksınız.
Canavar. Yapamam.
Öğretmen. Robinson yaklaşıyor. Gene birilerine bulaşmak için aranıyor. Öğretmenler odasının penceresinden izleyeceğim.
Öğretmen çıkar
Çocuk girer.
Canavar. Okulumuzun içine ya da bahçeye tükürmek yasaktır
Sağlıksızdır ve diğerlerinin duygularını umursamadığımızı gösterir.
Çocukluğundan gelen bu alışkanlığından kurtulmanı sağlamak benim görevimdir
Canavar çocuğun koluna tükürür sonra elini uzatır. Çocuk hemen elini uzatır ve sıkar. Bir an kendinden geçer. Bir anda kapışmaya başlarlar, yerde yuvarlanırlar
Canavar.
Henüz nefret etmeyi öğrenmedim.
Bu tarz bilgiler daha yüksekokullarda öğrenilir.
Şimdiye kadar sadece nefretin kaynağını öğrendim: Korku
Canavar ve Çocuk çıkarlar.
ÜÇ
Aşk
Canavar. Aşk
Bir kadın girer
Güzeldir
Kadın.
Adam harika
Bacakları kentin ötesindeki tepelerde
bahar rüzgarında eğilen ağaçlar gibi güçlü.
Göğsü geniş,
Kollarında sonbaharın bolluğu var
Ve gözleri düşmanın yaklaştığını gösterircesine keskin.
Canavar girer. Bandajlar kollarından, bacaklarında ve sırtından sarkmaktadır. Ateşte bir çıra gibi büzüşüp titrer. Kadın istifini bozmaz.
Canavar-
Güzelsin
Umarım çocuklarımız güzelliğini senden alır.
Böylece büyüdüklerinde ve ben yaşlandığımda
Seni tekrar genç bir kızın neşesiyle görebilirim.
Gülüşün bir kentin ışıkları gibi parlıyor
(es)
Kanım kokuyor
Fabrika zeminindeki birikinti gibi, asit gibi…
Bandajlarım asitle yanıyor.
Kelimeler dişlerimin kökünü kazıyor,
Yaşlı ağaç kütükleri gibi
Ağzımın içinde zangır zangır titriyorlar cam kırıkları gibi!
Onları tükürdüm ve saydım: dünyalar kadar!
Kadın.
Benim sevgim bencil değil.
Güneş ışığının her şeyi aydınlattığı gibi
Her şeyi güzelleştiriyorsun!
İnsanlar cennetin meyvesini topluyorlarmış gibi alışveriş yapıyorlar.
Kendi meyvesini yiyip bitiren bir ağaç gibi seni içime aldım
Canavar.
Bandajlar, paçavra gibiler, kandan çürümüşler
Kendimi boğmaya çalıştım, yırtıldılar, kahkaha gibi
Canavar bekler.
Kadın.
Yatakta sıcaklığını hissettim
Bacaklarındaki sıcaklık gerdanındaki sıcaklıktan farklı
Ensendeki sıcaklık da boynundakinden farklı.
Canavar çıkarken çocuk gibi ağlar.
Seni gördüğümde
tanrıçalara festivallerde güzellik bahşedildiğinde
gülümsedikleri gibi gülümserim.
Seni kahverengi, mavi, sarı ve yeşil elektrik kablolarının birleşmesi gibi izliyorum.
Ve sen yüzümde çiçekler açmasına neden oluyorsun.
Kadın çıkar.
DÖRT
Yemek
Canavar. Yemek
Canavar gelir ve bankın kenarına oturur.
Canavar (bağırır). Kitabımı bulamıyorum
Kadın (sakin). Otobüste bırakmışsındır.
Canavar (bağırır). Onu otobüse götürmedim. Otobüslerde okuyamam
Kadın (sakin). Öyleyse hala buradadır.
Canavar (bağırır). Temizlik yaparken nereye kaldırdığını hatırlamaya çalış.
Mavi bir kapağı vardı
Kadın bir tabakta köfte ve ekmek getirir. Elinde bir ekmek bıçağı da vardır. Canavarın karşısındaki bankın kenarında oturur, tabağı ortaya koyar ve ekmeği keser.
Kadın. Kitaplarına dokunmamayı alışkanlık haline getirdim.
(Kısa bir duraksama) Eğer kütüphaneden alınmış ve üzerinde kütüphanenin ismi yazan bir kitapsa (kısa bir duraksama) onu otobüste unuttuğunda geri gelmeliydi.
Kısa bir duraksama.
Ve eğer kütüphaneye kaybettiğini bildirirsen, bulunduğunda haberin olur
Kapağı yeşildi.
Canavara bir dilim ekmek ve içinde Patates dilimleri olan bir tabak verir. Sonra iğne oyası işlemeye başlar)
Tabak sıcak
Canavar.
Teşekkür ederim.
Eğer okuduğum kitabın kapağının
ne renk olduğunu hatırlamayacak kadar zeki değilsem,
İçindekileri okurken çok zorlanırdım.
Kadın.
Sen kitaplarını okurken,
Seni izlemem için birçok fırsatım oldu.
Böylece kapak renklerini fark etme alışkanlığım gelişti.
Renk değiştiğinde,
Yeni bir kitap almışsındır.
Canavar. Bir kitap ortadan kaybolamaz.
Kadın. Başka bir tane al. Yemeyecek misin?
Canavar. Aç değilim
Kadın. Bunu pişirmeden önce neden söylemedin?
Canavar. Açtım. Şimdi değilim
Kadın.
Düşünüyorum da,
Senin için yemek pişirdim,
ve şimdi benden
tabağını sıyırarak çöpe boşaltmamı bekliyorsun.
Lükslerini karşılaman gerekiyor,
Çünkü gerekli olanları ödemek için zorlanıyorum.
Okuman gerekiyorsa kitap al.
Fakat,
Satın almak için zorlandığım
güzelim yiyecekleri boşa harcamak adil değil.
Benimle tartışacağına yemeğini yeseydin.
Açlığı hak ediyorsun.
Canavar.
Ben sadece kitabımı nereye sakladığını sormuştum
Kadın-
Bunların hepsi yeşil kapaklı bir kitabı kaybettiğin için mi?
Eğer yemeğini yemeyeceksen ben yiyeceğim
(Yemeğe başlar).
Yemeğe sadece çocukların küstüğünü düşünürdüm.
Canavar. Domuz homurtuları iştah bırakmıyor bende.
Kadın. Acıktığında yersin
Canavar homurdanır.
Görgü kurallarını anlatan bir kitap mıydı?
Canavar kalkar, Kadının elindeki tabağı alır, içindekileri yere saçar.
Karısını yere doğru iter.
Ye hadi!
Hadi!
Patatesleri ağzına tıkmaya çalışır.
Homurdan homurdan!
Yerden alıp yemeğini ye ve yalayarak temizle orayı!
Yemini yalayıp yut!
Ara. Tekrar yemeğe zorlar.
Kadın. Yemek boşa gitti, şimdi memnun musun?
Canavar.
Bir domuz gibi davranacaksan, bir domuz gibi yaşa!
Belki konuşmak için daha ilginç olabilirsin!
Tekrar yemek parçalarını ağzına tıkmaya çalışır.
Ye! Ye!
Kadın. Bir canavar gibi davranıyorsun.
Canavar (döner ve inler).
Yanmış sincap yanan ağaçtan kırık pencereye doğru zıplıyor;
Yanan odada köşeye sıkışınca
Yanan kürkü kaçmaya çalıştığı yangını etrafa sıçratıyor;
Dışarıda, sokakta yaşlı bir general
İskeletlerin arasından madalyaları çalarak koşuyor.
Kadın. Arkanı toplamayacağım
Kadın kalkar ve Canavar konuşurken çıkar.
Canavar (daha sakin).
Cehennemde nezaketle yürümek için
Her köşe başında ettiğimiz yemini bozuyoruz
En ufak öfke anında sözlükten sayfalar yırtıyoruz.
Bizi öldürecek olan hastalığı
Yağmurun ilk damlasından kapıyoruz.
Kamp alanında
açlıktan kıvranan çocuklara
Sıra gelmeden önce
ekmek kamyonlarını ateşe veriyoruz
Ve fırtına koptuğunda,
Hastaların küçük kulübelerini bile ellerinden alıyoruz.
Kadın bir fırça ve kürekle girer ve yerdeki yemek kalıntılarını süpürür.
Kadın.
Bunu bir kez daha yaparsan, yemek pişirmem.
Sinirlerine hakim olamazsan,
bana vurmak zorunda kalacaksın demektir.
Canavar çıkar.
Doğanın bizi neyin sinirlendireceğini açıklamaması gibi
Eğer öfkeliyken ya da en sakin halimizle
yanlışı ya da öğrenilmiş çaresizliği seçersek
körüz demektir.
Kadın çıkar.
BEŞ
Satış
Canavar. Satıyorum
Alıcı, Canavar ve Karısı girerler.
Alıcı.
Alıcıyım ben.
Nüfus memuru oğlunun doğumunu kaydetmişti.
O şu an konuşmayı öğrenecek yaşta,
Onu almaya geldim.
Kadın.
Onu biraz daha bizimle bırak
Satılmak için çok küçük.
Alıcı.
Onun iyi biri olarak büyümesini istiyorsunuz.
Ona düzenli sağlık kontrolleri yapıp,
disiplin altında eğiteceğiz.
Toplumun hoş göreceği şekilde
düşünmeyi ve davranmayı öğrenecek.
Sonra ona iş verebiliriz.
Vermesek de,
bize ihtiyaç duymaya devam edecek.
Yardım ve korumamızı reddetmeyeceksiniz değil mi?
Kadın. Sizi bu kadar çabuk beklemiyordum
Alıcı.
En iyi sonucu alabilmek için eğitimin erken başlaması gerekiyor.
Onun için yeteri kadar para alacaksın.
Çocuk satıldığını bilmeyecek.
Fakat onu büyüyene kadar satmayıp, beklersen
Onu kendi malınmış gibi eğittiğini düşünecek.
Aile de sıkıntılar çıkacak.
Umarım zavallı çocuklarının azmasına izin verecek,
Cahil ana babalardan değilsinizdir.
Bir süpermarket rafında duran
Konserve kutusu içerisinde kapalı kalmış
Canlı bir hayvan gibi acı çekiyor bu çocuklar.
Bazıları hiç satılamıyor.
Bir süpermarketteki taze fasulyeler gibi yere saçılıyorlar
Ve kimse onları toplayıp, tartıp almıyor.
Canavar. Ne kadar veriyorsun?
Alıcı.
Kayıtlara göre çocuk iyi bir cinsten geliyor
O sizin tek ürününüz.
Tarama testine göre hiç –
Kadın. Rüzgarda ve ağaç üzerinde harikadır.
Alıcı. Yirmi yıl boyunca asgari geçim.
Canavar. Ama sen onu bir ömür için istiyorsun!
Alıcı. Yirmi yıl içinde satmak için kendi çocuğu olacak
Kadın. Ya olmazsa?
Alıcı. Öyleyse başkasının çocuğunu satması gerekecek
Öyle bir durumda birisini bulmak onun işi
Canavar. Yirmi beş.
Adam.
Fiyat vermeden önce sizin kayıtlarınıza baktım
Seni yirmi karını da on sekiz yıllığına satmışlar
Canavar.
Zaman değişti
Siyasi mücadeleler oldu,
İnsanların şimdi hakları var.
Özgür bir ülkede yaşıyoruz
Kendine fiyat biçmezsen, özgürlük olmaz.
Alıcı.
Pazarda sizlerden her zaman fazlaca oldu
bu yüzden fiyatlar alıcı tarafından belirlenir
Fiyat çok yüksekse almayız.
Satılmayan ve öylece bırakırsak
sağlığa zararlı olacak ürünleri ortadan kaldırmak için
çeşitli geri dönüşüm araçları var.
Yirmi yılı alın.
Ekonomik durumlar kötü ve fiyatlar düşecek.
Canavar. Çocuğumuzu getir.
Kadın. Yirmi üç. Daha aza olmaz.
Canavarın karısı çıkar.
Alıcı
Bu parayla ailenizin yaşadığı hayattan
daha iyi bir hayat sunuyorum size.
Yirmi yılın sonu çok uzakta.
Kim öle kim kala.
Herhangi bir takvimde yer almayacak bir üç yıl için
oğlunuzun hayatını tehlikeye atıyorsunuz.
Eğer dediğiniz gibi biriyse,
zaten yirmisinde o da alıcı olacaktır!
Sonra bu görüşmeye dair raporu
dosyaların arasında bulup okuduğunda, ailesini reddedecektir.
Daha kötüsü; sizin ve oğlunuzun
en sona kaldığı bir başkanlık seçimini düşünün.
Sistem ailesinin devletle olan uyuşmazlığını değerlendirecektir.
İyi bir vatandaş hizmet edilmektense,
hizmet etmekten memnun olur.
Canavar. Ona bunları mı öğreteceksin
Alıcı.
Kesinlikle.
Ve sonra hiçbir şeye karşı çıkmayacak.
Katıldığı fikirler daha o konuyu bilmeden şekillenecek
Hayat daha ne kadar sorunsuz olabilir ki?
Canavarın Karısı gazete ve ezilmiş kağıtlardan yapılmış ve gazete kağıtlarına sarılmış bir çocuk getirir.
Kadın.
Klinikte,
kendi grubunda evde eğitilen ilk oydu.
Yemek için asla ağlamaz, yemek görünce ağzı sulanmaz.
O kadar düzenlidir ki
Beşiği, battaniyesi…
Bütün gün geçer ve hala üzerinde tek bir kırışıklık yoktur.
Bazen esrarengizdir de.
Alıcı çocuğu umursamaz, ona sarılı olan kağıtları inceler.
Alıcı (okur). Gazete Birmingham Ceza Mahkemesinin bir adama yaşlı kadınların alışveriş çantalarını çaldığı için yirmi üç yıl hapis cezası verdiğini yazıyor. Olay yerinden kaçmaya çalışırken tekerlekli sandalyesinin şarjı bittiği için yakalanmış.
Kadın.
Gülüşü üç yıla bedel.
Alıcı bebeği kadından alır ve yüzünde yazılanı okur.
Alıcı. Gazete bir üniversite profesörünün, nükleer füzelerin hedefine doğru giderken dünyanın kavisi nedeniyle kaybedilen birkaç saniyeyi geri kazandırmayı, bu anlamda tutumlu olmayı mümkün kılan bir buluş yaptığını söylüyor. Devlet Bilim Madalyasını alırken yaptığı konuşmada bir sonraki icadının –
Canavar. Yirmi alacağız
Alıcı. Bu çocuğun benim olduğunu ilan ediyorum.
Kadın. En iyisi bu.
Canavar. Eğer sağlık testleri iyi çıkarsa fiyatı biraz daha –
Alıcı. Acele etmem gerek
Günlerim alışverişlerle dolu.
Çocuğun sarılı olduğu gazeteden bir sayfa koparır.
Sadece üçüncü sayfayı alacağım
Çıplak cesedin göğsünde bir hançer vardı
Alıcı gider.
(Canavar, Yan tarafa döner ve hala ateşin acısını hissedermiş gibi nazikçe kollarıyla göğsünü sarar).
Canavar-
O kadar aç gözlüler ki,
kıçlarına dahi yemek dolduruyorlar.
İnsanlar açlıktan ölürken,
tahıl ambarlarının bağırsakları patlıyor.
Balık çiftliklerinde çürümüş balık yığınları,
kara göllerin ortasında çığlık atan martıların gölgesinde gün yüzüne çıkıyor.
O güne kadar sütün tadına hiç bakmamış olan ben, yiyenlerin ve yiyeceğin aynı ateşte tüketildiği zamanları anlatıyorum.
Canavar ve karısı çıkar.
ALTI
Çalışma
Canavar. Çalışma
Bir kadın bankın altına hapsedilmiştir.
Dış Ses: Bir kadın çürümekte olan şehrin merkezinde yürüdü. Bir deponun harabe duvarı sokağa doğru çöktü ve beton bir kiriş onu kaldırıma yapıştırdı.
Oğul girer.
Kadın. Yardım edin.
Oğul-
Her gün şehrin bu bölgesinde yardım çığlıkları duyulur.
Kimse onlara cevap vermez
Ağlayan kişi genelde tuzaktır.
Bu korkunç duruma düşmelerindeki tek suçlunun
kendileri olduklarını kabul etmeseler de,
hukuki işlemlerle takibini yapamazlar.
çünkü burada hiçbir şey hukuki değildir.
Şehir merkezi, insani ilişkileri dışlar.
Bu yüzden orada hiç kimseye yardım edilemez.
Adalet, kırık bir tabut gibi açık gökyüzü boyunca uzanır.
Duvarlardan sızan toz ve rutubet kokusu,
Tuğlacılar ve Duvar Ustalarıyla
başlamış istismarın kokusudur.
Kadın. Yardım edin.
Oğul.
Uzaktan duvarın çöktüğünü ve kadını bu taş yığınının altına gömdüğünü gördüm. Onu tanıyorum: O benim arkadaşım
Çocuk kadına doğru gider.
Kadın. Tanrıya şükür bir arkadaş geldi!
Yardım çığlıklarıma hırsızların gelmesinden
ve beni soyup öldürmelerinden korkuyordum.
Aleyhlerinde tanıklık da edemezdim.
Bana yardım et
Şu beton yığınını daha fazla taşıyamayacağım.
Oğul kirişi kaldırmayı deniyormuş gibi yapar.
Oğul.
Ne kadar ağır!
Kadın.
Ağırlığı ben taşıyorum. İki kişi bunu kaldırmalı.
Eğer yarım metre kaldırırsak sürünerek çıkabilirim.
Oğul.
Bu kaldıramayacağımız kadar ağır.
Kadın.
Çabuk!
Gücüm tükeniyor!
Söylediğim anda benimle birlikte kaldır
Şimdi!
Kadın ve Oğul enkazı kaldırmaya çalışırlar. Çocuk kaldırmayı bırakır.
Çocuk.
Çok ağır.
Kadın.
Lütfen yardım et.
Oğul.
Molozları senin altından çekeceğim.
Kadın.
Hayır.
Sen neden bu caddedesin?
Fabrikaya mı gidiyorsun?
Dün sana bir işçi eksiği olduğunu söylemiştim.
Onu sormaya mı gidecektin?
Oğul.
Ellerini molozdan çek. Senin üzerine düşmeyecek.
Kadın.
Bacağımın ezilmesini istiyorsun.
Böylece işi sen kapacaksın.
Sen bir düşmansın!
Oğul.
Hayır
Koşup yardım getirmeme izin ver.
İki ya da üç kişinin yardımıyla enkazı kaldırabiliriz.
Kadın.
Karşılaştığın herkese daha fazla duvar yıkılacağını,
ve buraya gelmemeleri gerektiğini söyleyeceksin.
Böylece İşi kapacaksın.
Güçsüzüm.
Artık fabrikaya doğru kasıla kasıla yürüyebilir
ve bir köpeğin sokağa işerken duyduğu utançtan fazlasını duymazsın.
Utanç duygusu olan kimse bu şehirde barınamaz.
Tamam. Kabul. Karşılaştığın herhangi birini yardım için gönder!
Çocuklarının kanları ellerinde kurumamış dahi olsa,
senin kadar zalim olamazlar.
Oğul.
Boş sokağa biri gelir korkusuyla endişeli bir şekilde bakıyorum. Köşede babamı görüyorum. Bana doğru geliyor
Canavar girer.
Kadın. Yardım edin!
Canavar.
Birileri yardım istiyor.
Neden ellerini iki yana açmış bekliyorsun?
Oğul.
Baba, bir kadın enkazın altına sıkışmış.
Yıkıntı, kiriş ve molozlarla desteklenmiş.
Eğer kirişi oynatırsak, molozlar yerinden oynayacak
ve kiriş onun üzerine düşecek.
Yardım çağırmaya koş.
Ağır kurtarma ekipmanları getirsinler.
Soyulmasın diye ben burada kalacağım.
Canavar banka gitmek için davranır.
Oğul.(Canavarın Kulağına)
Caddenin sonundaki fabrikada bir iş var.
Bu kadın ve ben istiyoruz bu işi.
Onun nitelikleri benden iyi.
Eğer azıcık güçsüz kalırsa, işi ben alacağım.
Kadın.
Senin oğlun benim arkadaşımdı!
Canavar.
Bir arkadaşının bacağının kırılmasına göz yumup, işi mi alacaksın? İğrenç!
Canavar kirişi kaldırmak için zorlar.
Oğul.
Baba,
Bu benim iş bulmam için son şans.
İş olmadan bir hiçim.
Kimse bana hayatımı idame etmem için yardımcı olmayacak.
Benim için ne yaptın?
İşe yaramaz bir okul – işe yaramayan stajlar
Yıllardır esas ben enkaz altındayım.
Baba, bu kadını tanımıyorsun bile.
Ben senin oğlunum: Senin yardımını hak eden benim.
Canavar (acıyla)
Eğer bacağı kırılırsa ömür boyu sakat kalabilir.
Kurtulsa bile inanılmaz acı çekecek.
Kadın.
Bana yardım edin
Minnettar olurum.
İş için gitmeyeceğim
Oğul. (kadına öfkelenmiştir).
Eğer balıkçı balığı tekrardan suyun içine atarsa balık ona yemini geri vermez
Canavar (kirişi kadının üzerinde bırakıp acı içinde uzaklaşır).
Eğer başını alıp gidersen, yarın daha iyi bir iş bulabilirsin.
Daha sonra zalimliğinden pişman olabilirsin!
Kadın.
Kiriş hareket etti!
Oğul.
İşi neden o almalıymış?
Onun ayağına kirişin düşmesi ne kadar şans ise
onun benden daha iyi bir beyine sahip olması da o kadar şans
Beş dakika geç olsa benim üzerime düşebilirdi. Dünyanın adaleti işte.
Çocuk yumruğunu Canavara vurmak için kaldırır.
Kadın. Bacağım! Kırılıyor!
Canavar Oğlunu yere doğru iter.
Canavar.
Dünya adil değil!
Adalet ise insanların uydurması!
(Kendi Kendine)
DIŞ SES– Eğer doğru olanı yaparsam, yüz adam gücüne sahip olurum!
Canavar banka doğru gider. Başına yana çevirip zafer pozu verir. Oğlu ve Kadın ona bakarlar. Kahramanca bir enstantane: Kadın konuştukça bitkinleşir.
Kadın.
Bana yardım eden birinin yüzüne bakıyorum
Düşünmeden birbirimize gülümsüyoruz
Oğluna bakmak için döndü: kaşlarını çatarak gülümsedi
Adaletsiz bir dünyada adil olmak kolay değildir.
Oğul.
İşsizlere ödenen cüzi para
hepsine iş arama garantisi veriyor.
Hükümet iki sınıf yaratarak vatandaşları yönetiyor.
Ben ikinci sınıfım: İşsizim
Birinci sınıfmışım gibi davranamam.
Kadın.
Duvar yıkıldığında fabrikaya gidiyordum.
İşi sormak için.
Acele ediyordum.
Acele ettikçe ve fabrikadan çıkan dumanı gördükçe,
havayı içime çekiyordum.
Ağzım diğerleri yemek yerken sulandığı gibi sulanmıştı.
Bu yüzden duvarın gümbürtüsünü duymadım ve tuzağa düştüm.
Canavar.
1
Kötü zamanlarda iyi insan olmalı.
Fakat kötü zamanlarda iyi olunamaz.
Dağıtacak çok az şey olduğunda,
birine vermek diğerinden almaktır.
On çocuk bir çarşafın altında yatıyor.
Ana babalar çocukların üstü açık kalmasın diye çarşafı çekiştiriyorlar
Çarşaf parça parça yırtılmış ve rüzgarda uçuşuyor.
Dünyayı iyilikle düzeltmeye çalışanlar şunu bilmelidirler ki
İyilik, iyiliğe en çok ihtiyaç duyulan yerde yapılamaz.
2
Zengin adam fakire para verdiğinde
O gece zengin adamın evine girin ve fakirden fazla neyi varsa çalın.
Zengin adam fakirin oğluna bir yemek ısmarladığında,
Zengin adamın oğlunu alın
ve fakir adamın oğlunun karnı
her gün doyurulana kadar geri vermeyin.
Adalet başka nasıl olabilir?
Zengin adamın hayırseverliğiyle yarıştığında,
fakir adam ölecektir.
Dünyayı anlamak üzere eğitilmedik.
Canavar, Oğlu ve Kadın çıkar.
YEDİ
Ordu
Çocuk şarkı söylerken Canavar ve Karısı ( ve diğer karakterler eğer başka oyuncular tarafından oynanmışlarsa) çocuğa kurşungeçirmez bir ceket ve bir kask giymesinde yardım ederler ve ona bir tüfek verirler.
Onu giydirdiklerinde giderler.
Savaş Şarkısı
1
Oğul.
Ben savaşım
Bacaklarım tanklardan
Kollarım silahlardan
Gövdem nükleer füzelerden
Kafam bombalardan yapılmıştır
Ben orduyum.
2
Ben savaşım
Nefesim zehirli gaz
Gözlerim radar huzmesi
Konuştuğumda bir siren çınlar
Ben savaşım
3
Bir savaşçı el bombası fırlattığında ne görür: bir şişenin duvarda patlaması gibi patlayan bir vücut
Bir savaşçı bir karnı deldiğinde ne görür: valizden elbiselerin boşaldığı gibi boşalan bağırsaklar
Bir savaşçı bir mermi ateşlediğinde ne görür: hortumdan fışkıran su gibi kan
Savaşçının bütün bu yeteneklerine karşın ödülü nedir: nasıl öldürdüğünü izleme zevki
4
Ben hiçbir şey görmüyorum
5
Ben savaşım
Ayaklarım dünyada
Ellerim ayda
Kafam uzaydadır
Korkuyla bana mızmızlanmayın
İnsanlık için savunma yapmayın
Korku içinde büzüşmüş çocukları göstermeyin bana
Ben savaşım
Stratosferden dünyaya sıçarım
Sonra da ölü listeleriyle kıçımı temizlerim
Diz çökün ve bana tapın.
Oğul gider.
SEKİZ
Dış Ses: Hiç kimse isteyerek insanlığından vazgeçemez
Canavar girer.
Canavar.
Hiç kimse isteyerek insan sıfatından vazgeçmez.
Oğlum ona babalık yaptığım yaşa ne zaman erişti?
O kadar çok roket var ki dünya bir kirpi gibi görünüyor.
Eğer küçük bir elma gibi olsaydı
kolayca yıkıma uğratılabilirdi ve
bir dev uzayda ayağa kalkıp
onu tek ısırıkta yiyip bitirebilirdi.
Adımlarından oluşan titreşimler
roketleri harekete geçirir korkusuyla insanlar
sokakta parmak uçlarında yürüyorlardı.
Evlerindeki mobilyaları yer değiştirmeyi bıraktılar:
Hareketler radar ekranında görünebilirdi
Bu onlara ve komşularına
büyük bir yıkım olarak geri dönebilirdi.
Güvenlik o kadar harikaydı ki hepsi şüphe içindeydi.
Ambarlarında yatarlarken roketler,
koruyoruz dedikleri toplumları mahvediyordu.
Oğul bir silahla gelir.
Canavar.
Eve girdiğini kimse gördü mü?
Oğul-
Neden?
Canavar.
Bir askerin evi olarak mimlenebilir
Neden sokakta elinde silahla geziyorsun?
Oğul
Kendimizi senden, senin gibi anne katillerinden korumak için.
Canavarın Karısı girer.
Kadın.
Oğlum
Onu kucaklar.
Gidiyor musun?
Oğul (kaskını çıkarır). Hareket var.
Kadın. Şu an böyle şeylerden bahsetme. Yemek yedin mi?
Oğul Dünden beri yemedim.
Kadın. Askerlerin yemek yediğini düşünürdüm.
Oğul Sivil cesetler bizim kamyonları pusuya düşürüyorlar ve yemeğimizi çalıyorlar.
Kadın. Mutfağa gel. Sana yemek vereceğim.
Canavar. Ailesine söyleyemediği şeyleri yapar
Kadın. O ordudadır, çünkü bir sivil olarak çalışamaz. Onu durdurdun.
Oğul Askeri kanunlara göre askerlere iftira atmak suçtur. Annelerini öldürüp organlarını pazarlayan mafya üyeleri gibisin. Ama hala silahlı güçlere laga luga etmekten de geri kalmıyorsun.
Kadın. İkinizde kesin.
Oğul -Onunla alakalı bir sıkıntı yok, iyi bir otopsi yapmak ölüyü geri getirmez.
Kadın. Ordu ona çıkış için izin vermedi. Emirlere uymazsa onu vururlar.
Bunu değiştirebilir misin?
Oğul-
Orduyu seviyorum.
Asker olduğunda bütün sorunların eğitim ile çözülür
Öldür ya da öl.
Özür yok, açıklama yok.
Doğru ve yanlışla alakalı sürekli gevelersin
Doğru olanı mı yapıyorsun?
Bu bir cesede mont giydirmek gibidir
Bir fırtınada yağmur damlasının içindeki boşluklar seni ıslanmaktan kurtarmaz.
Fırtınayı durdurabilir misin?
Neden burada olduğumu söylemekten utanmıyorum.
Bütün erler kendi sokaklarına bir sivil cesedi vurmak için gönderildiler
Hangisi olduğunu o seçer.
Kararı vermek zordur.
Potansiyeli test et, Kendini bil
Menzili görebildiğin gözlerin
tetiği çekebilen parmakların olduğu sürece kendine asker diyebilirsin.
Canavar.
Olay bu mu yani? İnsanlar kıtlık içinde yaşarken
Çocuk Canavarla konuşurken acı içinde döner.
Oğul-
Durum buysa, evet.
Bunun bir kıtlık olduğunu mu düşünüyorsun?
Gelecek yıl daha aç olacaksın,
tabutunun çivilerini yiyen
sonra başka bir şey için etrafa bakınan
bir ceset gibi olacaksın
Ceketini çıkarır ve Annesine verir.
Bu eylemden sonra, seni duvarın karşısına dizdiğimizde ölüm korkusuyla gerçekten iğrenç bir şey yapacağımız endişesiyle tüfeklerimizi doldurmayı sen teklif edeceksin. Sokaklar yas tutanların sağır ve dilsiz olduğu ve cesetlerin sessizlik yemini ettiği bir kilise avlusu kadar sükûnetli olacak. Bundan sonra açlık isyanlarını otomatik tüfeklerin küçük kıvılcımları ile bastırabiliriz. Aksi takdirde senin üzerinden insan biçme makinesi ile geçmek zorunda kalabiliriz. Ne de olsa bütün bunlar halkın yararı için.
Kadın.
Bu sokakta sadece iki aile kaldı: Biz ve hala köşedeki evde kalan çift.
Canavar.
Onları çocukluğundan beri tanıyor.
Oğul
Bir seçimde bulunmak zorunda değiliz.
Yasa der ki seçimi komutana bırakabiliriz.
Kadın.
Hayır hayır hayır.
O beni ya da babanı seçecektir.
Seni bir ödlek olduğun için cezalandıracaktır.
Bak, Eğer birini seçmezse
komutan sokakta kimin kaldığını dahi sormayacak.
Onu cezalandırmak için ikimizi vuracak.
Bir kişi yerine iki kişi vurulacak.
Canavar(düz bir şekilde).
Her gün hücresinde
ölümle yüzleşen mahkumlar gibi yaşıyoruz
Bir zamanlar demir çubuklar arasında boşluklar vardı:
Onları da doldurdular.
Belki de ölmek daha iyi.
Kadın.
Beni vursalar ne olur?
Canavar.
Umarım beni vururlar. Fakat şu an olanlarla alakalı bir şey yapamam.
Kadın.
Öyleyse sen canavarsın, bizim oğlumuz değilsin!
Sonunda ne yapabiliriz?
Bizim için savaş.
Oğlum ya da kocam!
Onlar için savaşacağım!
Dişimle tırnağımla!
Yabancı bir kadın öyle yapar mı? Oğluna sarılır.
Zavallı çocuk,
Seni suçlamıyorum.
Asla asla bunu yapmam.
Eğer özgür olsaydın, bu insanlara yardım ederdin.
Sen kibar bir çocuktun.
Sokakta yürürken daima ıslık çalardın.
Şimdi yüzün dağın zirvesindeki bir taş gibi.
Komutanına köşedeki eve gideceğini söyledin mi?
Oğul
Hayır
Kadın.
Aptal
Eğer söyleseydin her şey yoluna girmiş olacaktı
Ona bu seçimi yaptırmak çok geç olabilir:
fikrini değiştirdiğin için seni cezalandırabilir.
Ani bir şüphe
Neden buraya geldin?
Neden doğru köşedeki eve gitmedin?
Çocuk.
Bilmiyorum
Kadın.
Bu aptalca
Yapman için sana bir emir verildiğinde yapmalısın.
Bu senin işini kolaylaştırır.
Aksi takdirde olmaz.
Çabuk!
Git ve yap
Çocuğa ceketini giydirir.
Sana ceketini giymende yardım edeceğim.
Düğmelerini ilikleyeceğim.
Bebeğim, çocukken yaptığım gibi sana yardım edeceğim.
Ne zaman ihtiyacın olursa
sana yardım etmek için yanında olacağım.
Seninle birlikte köşedeki eve geleceğim.
Oğul
Hayır…
Kadın.
Bak: eksik bir düğme
Geri döndüğünde bunu dikmemiz gerek.
Şu an vakit yok.
kaskını verir.
Komutanın seni eksik bir düğmeyle görmesine izin veremeyiz.
Çok anlayışsızdırlar.
Evet zeki görünüyorsun
Silahını al ve köşedeki eve git.
Silahını verir.
Evde olacaklar:
Sokağa çıkma yasağı başladı
Çabuk geri dön
Çocuk silahını alır ve çıkar. Kadın banka oturur. Kadın bir süre konuştuktan sonra, Canavar onun yanına oturur.
Kadın-
Kadını vurmayacak
Yaşlı adam hasta
Kıtlıkta iki gün dahi dayanamayacak birisi
Sana dedim, onu gördüğümde kaçmak istedim
Sokağın öbür tarafına geçtim
Bir köpek kafasını yere eğdi ve ona havladı
Parlayan gözler ve zayıf bir vücut:
Harabelerde gördüğün ucube suratlardan birine sahipti
Boynuna astığı o boş çanta ondan daha ağırdı.
İki büyük taş taşıdığını sanıyordum ama taşıdığı onun elleriydi.
Belki bizim oğlumuz şanslı olur:
Eğer onu ölü bulursa her şey daha kolay olabilir.
Onu sokağa taşı ve üstüne yavaşça bir mermi bırak.
Yemek yaparsam yer mi?
Canavar.
Bu onun için sadece başka bir iş.
Bir an önce bitirme endişesi yoktu o yüzden.
Direkt köşedeki eve gitmedi.
Kadın.
Hangi gezegenden geldin sen?
Kimsenin hayatı kurtulmadı
Çünkü onu öldürecek kimseyi bulamadılar!
Eğer öldürüldüğünü söylüyorsan öldürülmüşsündür
Eğer o yaptıysa bu daha iyi
Kınalar yakmayacak ya da olmak zorunda olduğundan daha zalim olmayacak.
Ondan ne istiyorsun?
Onu yapmaktan utansaydı daha fazla adam öldürür müydü?
Bunu yapmadan önce ona neler yaptıklarını biliyorum.
Yazık ona.
Canavarın elini kaldırır ve resmi bir şekilde öper.
Yazık ona…
CANAVAR-
Kendi çağımızda yaşamamıza ne kadar izin veriliyor?
Ben bir ya da iki kez yaklaştım buna.
Gözümde gözbağım varmış gibi el yordamıyla bu tuhaf kutunun içerisine ellerimi soktum bir ya da iki kez
ve o garip kutunun içinde gezdirdim.
KADIN-
Masamızı hazırlar ve üstünde yemek yeriz
ama yaşamlarımıza sahip değiliz.
Yaşamımız zalimlere ait: bu yüzdendir ki bu kadar zalimiz.
Yemeği hazırlayacağım ve ilk olarak onu bekleyeceğiz,
sonra oturup ona saygımızı göstermek için
onunla birlikte yiyeceğiz.
Kendi masamıza oturduğumuz sürece sıradan bir gündeyizdir.
Başımızı soktuğumuz çatılar: duvarlar yanmıyor
Katiller sokaklarda dolaşırken kendi masamıza oturmayı öğrenemediysek, komşularımızın yıllarca nasıl yaşadıklarını bilemeyiz.
Başıma bir silah dayasalar bile
evime hiç girmemişler gibi gider bulaşıklarımı yıkarım
Başka nasıl yaşayabiliriz ki?
Çocuk Alison’ın evine varır (sahnenin diğer tarafında).
Oğul-
Çocukken bu evin köşesine üç yol ağzı derdik
2
Bayan Alison
Ben komşunuzun çocuğuyum
Asker olan
Kapıyı açın
İçeri gelmemde bir sakınca var mı?
Oturmayacağım
Eğer istiyorsanız…
Oğul bir sandalye getirir ve oturur.
3
Her hafta güvenliğinizi sağlamak için evinizden ayrılmanız mı gerekiyor?
Acele ederseniz iyi olur
Tanıdığınız insanlar için bile durmayın
Bay Alison hastanede mi?
Hayır, kravatı sadece resmi işlerde çalışanlar takar.
Sizin jenerasyonunuz sürekli bizi adetlere bağlı tutmaya çalışıyor.
4
Sokakta oyun oynadığım zamandan bu yana on yıl geçti
Şimdi ise bir mayın tarlasında oynamak daha güvenli olabilir.
Tanrıya şükürler olsun ki hükümet çocukları koruyor.
Değişikliklerin sizi şaşırttığını düşünüyorum.
Eski günler geri gelmeyecek.
Yeni olanlardan ise siz yoruldunuz.
Dış Ses: Şimdi ateş edebilirsin, onlar sakin.
5
Çocukken bu oda bana daha büyük gelirdi
Tavana dokunabilirdim
Annem
Dış Ses: Niçin onu öldürmüyorsun?
yemek pişiriyor
Geç oldu
Dış Ses: Satılık ikinci el bir yağmurluk gibi yere serilebilir. Herhangi birinin alması için
Onu giyersin ve aynaya bakarsın.
Annem acele etmemi söyledi
Arkamdan kapıyı sürgüle ki içeriye dahi girememiş olayım.
Oğul Alison’ın evinden ayrılır. Canavarın Karısı bir ekmek bıçağı ve ekmeğin geri kalanını getirir, banka oturur ve ekmeği dilimler. Oğul banka doğru gider.
Kadın.
Yemeğin soğumasına izin vermedin
Aferin.
Ellerini yıkaman gerekiyor mu?
Süpermarketlerde konserve kutularını korumak için askerler var
Dolu bir tencereyi tekrardan görmek isterdim.
Canavarın Karısı Canavara ve Oğul a ekmek uzatır. Canavar ekmeğini elinde tutar.
Canavarın Karısı mekanik bir şekilde yer.
Oğul-
Baba onu öldüremedim.
Çok yaşlıydı.
Kemikleri,
sakat bir köpeği bile araziden uzak tutamayacak
kırık çitler gibi güçsüzdü
Çocuk Canavara ateş eder. Canavar hemen ölür: ekmeğini düşürür.
Kadın.
Öldü!
Manyaksın sen!
Hepimizi öldürmek için gelmiş!
Canavarın Karısı koşarak çıkar. Çocuk ekmeği alır ve banka oturur.
Canavar.
Bu askeri methedin.
Neden bir yabancıyı değil de babasını öldürdü?
Yaralarının altı çiğ etle dolu.
Onu övün sanki ilk tekerlekmiş gibi
Suyu muhafaza eden ilk sürahi gibi.
Ürkütücü bir hayvan gibi sükunetle duran,
dünya üzerinde inşa edilen ilk duvarmış gibi.
Meyvesiz bir ağaca yapılan ilk aşı gibi methedin onu.
Hepimiz için kendimizi bilmek zorunda olduğumuz bir zaman vardır.
Herhangi bir doğal ya da yasal kanun bizi yönlendiremeyecek
İyi ve şeytan kavramları herhangi bir şey ifade etmeyecek
Bunların çözdüğü problemler ciddi şeyler değildir.
Doğduğumuz andakinden daha çıplağız.
Hayatımız savaşlar tarafından karınca gibi ezilirdi.
Fakat şu an hayatımız, orduların marşlar söyleyerek yürüdüğü
kara parçasının altında dahi ezilmez.
Kendimiz biliyor ve diyoruz ki: İnsanlığımdan isteyerek vazgeçemem.
Gereken tek şey insan olmanın ne demek olduğunu
doğru bir şekilde tarif etmek.
Yanlış tarif edersek ölürüz.
Doğru tarif eder ve öğretirsek, yaşayabiliriz.
İlk oyun yazarları kendini bil derlerdi…
Oğlum sevdiğini öldürmenin,
hasta, aksak, yaşlı, fakir ya da
boş bir dünyada oturup, boş boş bakıp,
neden acı çektiğini dahi anlamayan bir yaratığı
öldürmekten daha iyi olduğunu öğrendi.
Canavar gider.
Oğul-
Sokaklarda katliam başladı.
Gökyüzünde bir yığın bulut var.
Otur bir süreliğine,
Sonra insanların olduğu harabelere git…
Oğul çıkar.
DOKUZ
Cenaze
Dış Ses: Kadın / Oğul : Cenaze
Canavar, Canavarın Karısı ve Çocuk girer (ve eğer başka oyuncular tarafından oynanmışlarsa diğer karakterler).Canavar iki avuç dolusu kül taşır.
Kadın-
Siz, vahşi zamanlarda yaşayanlar…
Ellerinde kırmızılık, kalplerinde siyahlık
ve beyinlerinde cahillik olan
hükümranların hükmünde yaşayanlar.
Sizin zamanınızdan önceki her şey insanlığın çocukluğuydu.
Yıllar geçtikçe yeni silahlar icad olundu.
Fakat siz evlerinizi hala yanmakta olan tuğlalarla yapmaya devam ettiniz.
Oğul-
Eğer yaşıyor olsaydık
Sizin vahşi aptallığınızdan memnun olmazdık.
Her gün öğrenirdik, küçük şeyler ve büyük şeyler.
Gökyüzüne açılan pankartlar aklı işaret etseydi eğer.
Canavar-
Sizin demokrasiniz doğruların dışlandığı bir yoldur
Ve
Demokrasi oy kullanma hakkı değildir.
Bizi özgürlük için öldürdünüz.
Özgürlük, bilmek ve bilgiye dayalı birikimdir.
Sizin özgürlüğünüz dört duvar arasına sıkıştırılmış.
Bize verdiğiniz özgürlük nedir?
Oyuncular– İki avuç dolusu kül.
(Külü havaya savurur)
Canavar – Hani? Nerede özgürlük?
ÇEVİRİ – ÖZGÜR GÜR – SABRİ ŞENOL – AĞUSTOS VAN