AkademikEleştiri Yazıları

PSS PSS

PSS  PSS

Boş sahneye açılan gösteri, bir kadın ve bir erkek Clown’un Adem-Havva Miti bağlamında “Elma Metaforu” üzerinden hem birbirleriyle hem de seyirciyle iletişim kurmalarıyla başlıyor. Sahne üzerindeki performans ilerledikçe daha da netleşen bu iletişimin içeriği çoğu seyirciye yabancı değil. Kadın / Erkek İlişkisi.

İnsanlık tarihiyle başlayan ve günümüzde de halen en merkezi sorunsallardan biri olan Kadın–Erkek İlişkisi’ni “Pss Pss” adlı gösteride sade, çarpıcı ve mizahi bir dille aktaran Baccala Kumpanyası(Compagnia Baccala), Cirque de Soleil ödülü dahil olmak üzere on üç uluslararası ödül sahibi. Simone Fassari ve Camilla Pessi’nin bir araya gelerek kurdukları kumpanyanın sergilediği gösterinin yönetmeni ise Louis Spagna. Sahne sempatileri, yaratıcılıkları ve fiziksel performanslarıyla çoğu seyircinin takdirini ve alkışını kazanan Simone Fassari ve Camilla Pessi, geçmişte bir sirkte çalışmanın avantajlarını gösterinin ilerleyişinde ortaya koyuyor ve seyirciyle girdikleri interaktif ilişkide Clown’dan cambazlığa birçok sirk kurgusunu sahneye taşıyor. Sözsüz gösterinin büyük ölçüde sırtını dayadığı formlardan biri de Charlie Chaplin estetiği.

Gösteri, çeşitli ışık katkıları, bir trapez, bir merdiven, birkaç butafor, ipli makara ve iki parça enstrümanla kotarılmış. Akrobasinin önemli ölçüde kullanıldığı gösteride yer yer tehlikeli sahnelerin gayet ustalıkla üstesinden geliniyor. Esneklik ve yumuşaklığın oyunculuklara hakim olduğu gösteride jest ve mimik kullanımı gerçekten de övgüye değer. Kullandıkları enstrümanlara hakimiyetlerinin yanı sıra sahneye getirilen merdivenin basamak birleşimlerindeki boşluklardan “Twinkle Twinkle Little Star-Daha Dün Annemizin Kollarında Yaşarken” adlı okul şarkısını çalmaları oldukça etkileyici. Şarkı seçimi, Kumpanyanın yöneldiği seyircilerin yaş sınırını da göstermekte. Yedi yaş ve üstü seyirci hedeflenmiş.

Gösteri, tıpkı yaşamda olduğu gibi, kadın ve erkeğin çatışma ve uzlaşmadan oluşan  küçük hikayeler bütünü üzerine kurulmuş. Kimi zaman birbirini zora sokan bu iki Clown, daha sonrasında birbirleriyle uzlaşıp, birbirlerine yardımcı olarak zorlukların üstesinden geliyor. Birbirlerini yalnız bıraktıklarında çıkmaza giren, uzlaştıklarında ise rahata eren ve sevgiyle kucaklaşan bu iki figür, yaşam denen sanatın üstesinden gelmenin yolunu gösteriyor sanki. Sorunların üstesinden gelmeye çalışırken seyircileri de işin içine katmayı unutmayan oyuncular, Sofitadan sarkıtılan trapeze çıkmak için merdiven kullanırken, merdiven olmadığında bir seyircinin sırtına çıkarak bu eylemi yapmakta ve sanki seyircilere birbirinize omuz verirseniz aşamayacağınız sorun, birlikte ulaşamayacağınız hedef yoktur diyorlar. Peki, bu iki Clown, hedefe ulaştıklarında her şey bitiyor mu? Hayır. Yaşam döngüsü trapezin üzerinde de devam ediyor. Bir çatışmadır gidiyor. Birbirinin yerine geçmeler, birbirini sıkıştırmalar, öne çıkmak için rol çalmalar…Ama huzura ve güvene kavuşmanın tek yolu gene uzlaşmaktan geçiyor. Birbirlerine el vererek yüksekten, tehlikeli alandan güvenli alana, zemine birlikte iniyorlar.

Charlie Chaplin’in filmlerinde kullandığı kesintili hareketler, jest ve mimik kullanımı bu gösteride akrobatik formlarla birleştirilmiş gibi bir duygu uyandırıyor. Özellikle Chaplin’in The Kid filmindeki adam ile çocuğun performansını andıran gösteri, yaklaşık olarak altmış beş dakika sürüyor ve seyircilerden hak ettiği alkışı alıyor.

 

Mehmet Sabri ŞENOL

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu
Kapalı