AkademikEleştiri Yazıları

THE ODD COUPLE / TUHAF İKİLİ / NEİL SİMON

TUHAF İKİLİ

 

 

I.PERDE

 

Sıcakça bir yaz akşamı. Oscar Madison’un evi.  Nehir kenarında sekiz geniş odası olan bir daire. Aşağı yukarı 35 yıllık binadır fakat geçmişteki ihtişamını hala korumaktadır. 12. Kattadır ve  güzel manzaralıdır. Görüntüde büyük bir salon ve iki yatak odasına, banyoya, mutfağa açılan kapılar vardır Eşyalar zevkli ve pahalıdır ancak uzun zamandır kadın eli değmediği bellidir. Odanın her tarafında kirli tabaklar, kirli çamaşırlar ve eski gazeteler, boş içki şişeleri ve paketler görülmektedir. Perde açıldığında Murray, Roy, Speed ve Vınnıe  dumandan neredeyse  göz gözü görmeyen salonda  bir masada poker oynamaktadırlar. 5. ve 6. sandalyeler boştur. Paralar, sürekli saatine bakarak parmağıyla masaya vuran Vinnie’nin önüne yığılmıştır. Roy, Speed’e bakmakta, Speed ise Murray’i dikkatle izlemektedir. Murray, ağır hareketlerle kağıt dağıtmak­tadır. Speed bu durumdan rahatsızdır.

 

SPEED : Doğru dürüst dağıt şu kağıtları.

MURRAY : (Umursamaz) Beğenmiyorsan kendin dağıt. (Ağır ağır dağıtmaya devam eder)

ROY : (Eline bakarak) Hassittir. Battım.

VINNIE : (Saatine bakar) Saat kaç?

SPEED : Yine mi saati soruyor bu herif?

VINNIE : (Kızarak) Ne yapayım? Saatim geri kalıyor ve saatin kaç olduğunu bilmek istiyorum.

SPEED : (Vinnıe’ye bakarak) Yahu, 95 dolar kazandın, hala saati soruyorsun. Ne cehenneme gideceksin?

VINNIE– Hiç bir yere gideceğim yok. Sadece saatin kaç olduğunu sordum. Kim gitmekten bahsetti ki?

ROY : (Saatine bakar) On buçuk.

(Sessizlik…. Murray dağıtmaya devam eder)

VINNIE :  12’de kalkmalıyım.

 

SPEED : (Çaresizlik İçinde) Haydaaaa..

 

VINNIE : Oyuna oturduğumda söylemiştim. 12’de kalkmalıyım demiştim. Murray, geldiğimde kaçta kalkacağımı söylememiş miydim?  12 de gitmem gerekiyor demedim mi?

 

SPEED : Tamam. Tamam. Onu meşgul etme, kağıt dağıtıyor. (Murray’e kinayeli) Murray,

” *                     ‘

istersen bir sigara tellendir ha? Nasıl olsa bir ara dağıtırsın kağıtları.

MURRAY : Hızlı mı yoksa dikkatli mi olmamı istiyorsun?  Bir karar ver

 ( Yavaşça kağıtları dağıtmaya başlar. Speed sigarasının dumanını sinirle üfler.)

ROY : (Speed’e)  Lütfen bana bir iyilik yap ve dumanını biraz uzağa üfle.

               (Speed dumanı Roy’a üfler)

MURRAY:) Uslu durun. Beyler. Felix için gerçekten endişeleniyorum. (Boş iskemle­yi işaret eder) Daha önce hiç bu kadar geç kalmamıştı. Birisi onu arasa iyi olur. (Bağırır) Hey, Oscar, Felix’i arasana.

ROY :  (Dumanı eliyle dağıtmaya çalışarak) Herkes 3 dolar verirse buraya ucuzundan bir pencere yaptırabiliriz. Nasıl nefes alabiliyorsunuz bu cehennemde?

MURRAY: Kaç kart aldın? Dört mü?

SPEED :Evet Murray, hepimiz dört kağıt aldık. Bir tane daha verirsen hepimizin 5’er kartı olacak. İki tane daha verseydin  altı kartımız olacaktı. Nasıl oynandığını anladın mı?

ROY: (Bağırarak) Hey Oscar, var mısın, yok musun?

OSCAR : (Sahne dışından) Yokum şekerim, yokum.

(Speed, oyunu açar ve herkes para koyar).

VINNIE : Karıma en geç birde evde olacağımı söyledim. Sabah sekizde Florida’ya gideceğiz. Geldiğimde size söylemiştim.

SPEED : Ağlama Vınnıe. Kaç yaşında adamsın. Ne ayıp.  Bana iki kart versene… (Kağıt atar)

ROY : Klima’yı niye tamir ettirmiyor bu? İçerisi 60 derece, klima da bizim gibi terliyordur. Benden  pas (Pencerenin önüne gider ve dışarı bakar)

MURRAY-  Dağıtan dört kağıt alır… Hadi kızlar…Şaka bir yana da, ya Feliks hastaysa?  (Boş iskemleyi işaret eder) Baksana geleceği yok bunun. Kağıtları masaya atar) Yokum…

SPEED : (Elini gösterir) İki rua…

 

VINNIE : Devam ediyoruz. (Elini gösterir ve fişleri toplar)

 

MURRAY : Belki de işyerinin tuvaletinde kilitli kalmıştır.

 

VİNNİE– Gene mi?

 

MURRAY – Olur olur.  Geçen gün kalmıştı ya…Yaptığı salaklık yetmezmiş gibi, bir de yarım rulo tuvalet kağıdına vasiyetini yazmış geri zekalı.

 

            (Vınnıe, çenesiyle oynamaktadı


SPEED : (Kağıtları toplarken Vınnıeye bakar) Oynama şuranla.

VİNNİE– Hadi oradan be.

SPEED-  Bak sana güzel güzel söylüyorum, çenenle oynama.

VINNIE : (Speed’e) Ne oldu? Zoruna mı gitti? Topu topu 15 dolar kazandım.

SPEED : 15 dolar mı? Daha iki saat önce 15 doları geçmiştin. (Kağıt dağıtır)

MURRAY : (Bağırır) Hey, Oscar, var mısın?

OSCAR : (Elinde, bira, sandviç, çerezle girer) Varım, varım, Devam edin, dağıtın!

VINNIE : Kağıtlarına bakmayacak mısın?

OSCAR : (Tepsiyi iskemleye koyar) Niye bakayım? Nasıl olsa batacağım. (Bir gazoz açar) Kim gazoz istemişti?

MURRAY : Ben

OSCAR : Can dostum Polis Murray’e sıcak bir gazoz. (Şişeyi Murray’e verir)

ROY :  (Oyunu açar) Hala buzdolabını tamir ettirmedin değil mi? İki hafta oldu  yahu. İçi leş gibi. Pas.

OSCAR : (Kağıtlarını alır)  Dırdır etme. Dırdır  isteseydim karımdan ayrılmazdım. (Kağıtlarını atar) Benden de pas.. Yiyecek isteyen?

MURRAY : Neler var?

OSCAR : (Ekmeklerin içine bakar) Kahverengi sandviçlerim var, yeşil sandviç­lerim var. Evet hangisinden istiyorsun?

MURRAY : Yeşil olan neli?

OSCAR : Peynirli. Kahverengi de kavurmalı.

MURRAY : Kahverengiyi alayım. (Oscar Murray’e sandviçini verir)

ROY :  (Murray’e bakar) Sen delirdin mi? Onu yemeyeceksin herhalde?

MURRAY : Açım ama.

ROY : Lan oğlum. Buzdolabı iki haftadır bozuk. Sütün üstünde gökkuşağının tüm renkleri görülüyor. (Güler)

OSCAR : (Roy’a) Sen doktor musun? Ne karışıyorsun. Sen ye kardeşim ye!

ROY : Bende altı kağıt var…

SPEED : Bende de üç tane var. Şimdi anlaşıldı. Yanlış dağıtılmış.

(Hepsi kağıtları atar, Speed toplamaya başlar)

 

VINNIE : En güzel sandviçi kim yapar biliyor musunuz? Felix. Krem peynirle fındıklı çöreğini hiç tattınız mı?

SPEED : (Vınnıe’ye) Karar ver artık, oyun mu yemek mi?

 (Oscar bir bira açar, köpükleri oyuncuların üzerine saçılır, masa berbat olur. Hepsi Oscar’a bağırır, homurdanır. Oscar, Roy’a köpüren bira şişesini verir, şişe kapağını iskemlenin altına atar. Oyuncular yeniden toparlanırken, Oscar bir bira daha açar, yine homurtular ve bağrışmalar olur. Bir kısmı Oscar’ı durdurmaya çalışırken, ötekiler de abajurun üstün­den aldıkları havluyla masayı silerler. Oscar, hiç bir şey olmamış gibi biraları ve çerez paketlerini dağıtır. Nihayet herkes yerine oturur. Oscar ellerini Roy’un iskemlesinde asılı cekete siler.)

SPEED : Vınnıe, Oscar’a ne zaman kalkacağını söylesene.

VINNIE:  12’de.

SPEED : (Diğerlerine) Duydunuz değil mi? Gelecek anonsa kadar 10 dakika­ var. Eveet, bu oyun 5 kağıtlık. (Kağıtları sayarak dağıtır, sonuncusunu Murray’e verir) Bir kurşun da polise. Hadi Murray, sıra sende.

MURRAY : (Masaya bozuk para atar) Benden bir çeyrek.

ROY : Oscar, hiç olmazsa altı ayda bir patates kızartması falan al.

SPEED – Ya da bir hizmetçi…

OSCAR : (Başını sallar) Karımla çocuklar gidince o da kaçtı. İş çok fazla gelmiş. (Masadaki paralara bakar) Şu masadan utanın. Kim para koymadı?

MURRAY : (Oscara) Sen.

OSCAR : (Bir miktar para atar) Artistlik yapacağına 20 dolar borç ver. (Speed birer kağıt dağıtır)

MURRAY: Daha on dakika önce 20 dolar vermiştim. (Herkes ortaya bir miktar para koyar)

OSCAR : Yirmi dakika önce 10 dolar verdin. Sen önce saymayı öğren amcık!

 

MURRAY : Sen de poker oynamayı öğren göt lalesi! Git, başkasından iste. Masada hep benim param dönüyor.

ROY : (Oscara) Hepimize borçlusun. Paran yoksa oynama.

OSCAR: Anlaşıldı. Size iyilik yaramıyor. Yiyecekler için hepiniz bana 6 dolar borçlusunuz. Sökülün.

SPEED: Yiyecek mi? Sıcak bira ve şu taş devrinden kalma sandviçlerimi kastediyorsun?

OSCAR : Ne yani? Gidip fırından yeni çıkmış sandviç mi alacaktım? Murray, ya bana 20 dolar verirsin, ya da karına telefon eder, şu anda parkta mini etekle müşteri beklediğini söylerim.

MURRAY : Para istiyorsan, Felix’den al.

OSCAR :  O burada yok.

MURRAY : Ben de yokum.

ROY : (Oscar’a para verir) Al, ben veriyorum. Bu yirmiliği de yazıyorum.

OSCAR :  Artık bunu ömür boyu başıma kakarsın (parayı alır)

MURRAY : Feİix’i ne zaman arayacaksın?

OSCAR :  Oyun bittiği zaman.

MURRAY : İki senedir ilk kez oyuna gelmedi. Merak etmiyor musun?

OSCAR : Bu dalda rekor, 15 yıl. Biraz sonra ararım.

ROY : Ne tembel herifsin.

(Telefon çalar)

OSCAR : (Kağıtlarını masaya atar) Sorumsuz desen daha kibar olurdu. (Telefona gider)

SPEED : İki altılı.

VINNIE : Üç as.

SPEED : (Ellerini, hayal kırıklığıyla havaya kaldırır) Bu benim son poker oynayışım. Artık teselliyi evde arayacağım.

(Oscar ahizeyi eline alır)

OSCAR :  Alo. Büyük pokerci Oscar.

VINNIE : (Oscar’a) Karımsa, 12’de kalkacağımı söyle.

SPEED : (Vınnıe’ye) Bana bak, bir daha saatine bakarsan şu bardağı suratına fırlatırım. (Roy’a) Kağıt ver. (Oyun, Oscar’ın telefon görüşmesi sırasında devam eder. Roy kağıt dağıtır)

 

OSCAR : (Telefona) Kim? Siz kimi arıyorsunuz? Dabby mi? Dabby de kim? Hayır, burda Dabby diye biri yok. Haa, Daddy! (Diğerlerine) Hay allah, oğlummuş. (Telefona çok sıcak ve tatlı bir sesle) Brucey, merhaba canım. Evet, benim baban. (Diğerleri oyun oynarken çok gürültü ederler, Oscar onlara dönerek) Lütfen biraz izin verin, 5 yaşındaki oğlum taa Californiya’dan arıyor. Mesafe uzak, çok para yazar. (Telefona) Hasılsın hayatım? Evet, mektubunu aldım. 3 hafta gecikmiş. Bir dahaki sefere annene söyle sana pul versin. Biliyorum çok iyi ressamsın, ama çizersen kabul edilmez. (Güler, diğerlerine). Duydunuz mu?

SPEED :  Duyduk,  duyduk.  Hepimiz hayran olduk oğluna. (Alaycı)

OSCAR : (Telefona) Ne tatlım? Ne balığı? Ha, odandaki balık. A, tabi tabi dikkat ediyorum onlara. (Ahizeyi eliyle kapatarak) Aman Allahım! Oğlumun balıklarını öldürdüm. (Tekrar telefona) Evet, tabi, her gün besliyorum onları.

ROY : Katil!

OSCAR :Annen mi konuşacak? Tamam, kendine dikkat et asker, seni seviyorum.

VINNIE : (Kağıtları Dağıtır) Bir dolar koy.

SPEED : (Oscar’a) Oynayacaksan bir dolar ver. Bir doların var mı?

OSCAR : Şu kadınla konuştuktan sonra belli olacak. (Telefona, sahte nezaket­le) Merhaba Blanche, nasılsın? Eee, evet neden aradığını tahmin edebiliyorum. Çeki bir hafta geciktirdim diye değil mi? Dört hafta mı? İmkansız. İmkan­sız da ondan. Blanche, gönderdiğim her çeki defterime yazıyorum. Sadece 3 hafta gecikti. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Blanche, beni şikayet etmekle tehdit etme, korkutamazsın. Çünkü bir mahkum nafaka ödeyemez…Çok güzel, çocukların önünde… Blanche, maaşıma haciz koyduracağına, elveda desen daha iyi olur. Güle güle.(Kapatır, diğerlerine) Geciken 800 dolar nafaka borcumu ödeyebilmek için kazanmam gerekiyor. (Poker masasından içkisini alır)

ROY : Bun yapabilir, biliyorsun.

OSCAR : Neyi?

ROY : Seni tutuklatabilir…Çocukların nafakasını vermediğin için.

OSCAR  : Yok canım. Sadece haftada bir beni arayıp canımı sıkmazsa rahatlamaz.

MURRAY : Bu seni rahatsız etmiyor mu? Yani tutuklanma ihtimali? Ya da çocukların doğru dürüst giyinememesi ya da yeterince beslenememesi.

OSCAR : Merak etme şekerim Çocuklarımın bir öğünde bıraktığı artıkla ülkeler doyar. Oynayabilir miyiz? (İçkisini yeniler)

ROY : Boş ver şimdi oyunu. Bak, Oscar, sen böyle durumlara düşecek adam değilsin. Ama kendini idare etmeyi beceremiyorsun. Mali işlerine ben baktığım için seni iyi tanıyorum.

OSCAR : (Masanın çevresinde dolaşarak) Madem mali danışmanımsın, niye böyle para sıkıntısı çekiyorum söyler misin?

ROY :Paraya ihtiyacın varsa niye poker oynuyorsun?

OSCAR : Çünkü paraya ihtiyacım var da ondan.

ROY : Ama hep kaybediyorsun.

OSCAR : Onun için paraya ihtiyacım var ya. Bak, ben şikayet ediyor muyum? Şikâyet eden sensin. Ben halimden gayet memnunum. Yaşayıp gidiyorum işte.

ROY : Bu  kirli dairede ve  yapayalnız…

 

OSCAR : Bu gece kazanırsam elektrik süpürgesi alacağım.

 

( Murray ve Speed, Wınnıe’den pul satın alır ve Murray oyuna başlar)

ROY: Senin ihtiyacın olan şey elektrik süpürgesi değil. Senin asıl bir kadına ihtiyacın var.

OSCAR : Elektrik süpürgesi alamayan adam kadını nasıl alır!

ROY : O zaman poker oynama.

OSCAR : (Elindeki içkiyi Bırakır, Roy’un üstüne yürür, boğuşurlarken tabaktaki yiyecekler herkesin üzerine saçılır. Herkes birbirine bağırır) 0 zaman evime gelmeyin, ikramlarımı da yemeyin.

MURRAY : Ne bağırıyorsun. Arkadaş arkadaşa oynuyoruz işte.

SPEED : Kim oynuyor? Saat sekizden beri burada oturmuş gevezelik ediyoruz.

VINNIE : Yediden beri. Onun için 12’de kalkarım demiştim.

SPEED : Şimdi ağzının ortasına bir yumruk geliyor ha.

MURRAY :(Arabulucu olur)Tamam, tamam. Sakin olalım. Boş verin. Biliyorsunuz ben polisim, canımı sıkarsanız hepinizi kumar oynamaktan tutuklarım.(Kağıt dağıtma işlemini bitirir)

OSCAR : (Masaya oturur) Memur Bey haklı. Şurda güzel güzel oyun oynuyoruz. Lütfen kağıtlarınızı biraz eğik tutun çünkü göremiyorum.

MURRAY : Ulen Oscar, yavşağın önde gidenisin ha.

OSCAR : Ama yine de benden çok hoşlanıyorsunuz değil mi? Değil mi Roy?

ROY : (İlgisiz) Tabi, tabi.

OSCAR :  Yoo, adam gibi söyle. Hadi şöyle de: Oscar Madison, şu pokercilerin önünde  yemin ederim ki, seni çok seviyorum’ de.

ROY : Sen adam olmayacaksın, karına borcun var, devlete borcun var, arka­daşlarına…

 

OSCAR : (Kağıtlarını atar) Ne yapayım yani? Kendimi mi öldüreyim? (Telefon çalar, Oscar telefona gider) Boşanmış, züğürt ve perişan biri olsam bile hayat devam ediyor. (Ahizeye) Alo Oh, merhaba canım. (Nazikleşir, telefonu köşeye çeker ve alçak sesle konuşur) Oyun sırasında arama demiştim. Şu anda seninle konuşamam, öyle olduğunu biliyorsun aşkım. Tamam, bir dakika bekle (Döner)  Murray, karın (Telefonu masaya koyar ve oturur)

MURRAY : Olmaz olsaydı, hiç rahat bırak­maz ki! (Ahizeyi alır) Alo, Mimi, bir sıkıntı mı var ?(Speed kalkar, gerinir ve banyoya girer)

OSCAR : (Mimi’nin sesini taklit ederek) Murray, ne zaman geleceksin? (Murray’i taklit ederek) Bilmiyorum, oniki- ya da yarım gibi.

MURRAY : (Telefona) Bilmiyorum, oniki-ya da yarım gibi. (Roy kalkar gerinir) Yine ne İstiyorsun? Çilekli Piza mı?

OSCAR : Yine mi hamile?

MURRAY : (Ahizeyi göğsüne kapatır) Hayır, sadece açgözlü! (Tuvalet sifonu sesi duyulur ve Speed banyodan çıkar, Vinnie girer, Murray telefona) Ne? Nerden duydun? Hayır bu gece gelmedi. Ne oldu ki? Şaka yapma! Nereden bileyim? Tamam, tamam, güle güle. (Telefonu kapatır, diğerlerine) Ben size söylemiştim. Bili­yordum.

ROY : Neler oluyor?

MURRAY : Felix kaybolmuş!

OSCAR : Kim?

 

MURRAY : Felix, Felix Ungar! Her hafta şu iskemleye oturan ve kül tablalarını temizleyen adam. Size bir şeyler olduğunu söylemiştim.

SPEED : Feliks kayıp da ne demek?

MURRAY : Bugün işe uğramamış. Akşam eve gelmemiş. Kimse nerde olduğunu bilmiyormuş. Mimi biraz önce karısıyla konuşmuş.

VINNIE : (Poker masasında yerine oturmuştur) Felix kayıp ha?

MURRAY : Her yere bakmışlar. Ben size söylemiştim.

OSCAR Bir dakika bir dakika.İnsanın bir gün göze çarpmadı diye kaybolmuş sayılırmı hiç

 

VİNNİE :  Çok doğru. Kayıp sayılması için 48 saat ortadan yok olması gerekir.

 

MURRAY : Yahu, 44 yaşında, Batı Bulvarının sonunda oturan adam kaybolur mu hiç.

 

ROY :  Belki kaza geçirmiştir?

OSCAR : Öyle olsaydı duyardılar.

ROY : Belki de bir yerlerde beş parasız düşüp kalmıştır, kim bilir?

OSCAR : Herifin cüzdanında doksan iki tane kredi kartı var. Felix beş parasız kaldıysa  Amerika batmış demektir.

VINNIE : Belki sinemaya falan gitmiştir. Şimdiki filmler ne kadar uzun sürüyor biliyorsunuz.

SPEED :  (Vınnıe’ye sert sert bakar) Yuh yani. Salak mısın? Film o kadar sürer mi? Murray, sen polissin. Sen ne diyorsun?

MURRAY : Bence gerçekten de kötü bir şey oldu.

ROY : Nerden biliyorsun? Belki sarhoş olup, bir yerlerde sızmıştır.

OSCAR : Felix mi? Felix yılbaşında bile içmez. Bu kadar kafa yoracağımıza karısına telefon edip soralım. (Ahizeyi kaldırır)

SPEED : Dur bir dakika. Henüz ortalığı telaşa vermeyelim. Peki sevgilisi falan var mı bunun?

VINNIE : Nesi?

SPEED :  Sevgilisi. Bilirsiniz canım, hani işten erken çıkıp uğradığı birisi.

MURRAY : Felix, kaçak et kesecek ha? Delirdin mi? Diane’den başkasını gözü görmez onun.

SPEED : (Kalkar ve Murray’e doğru yürür) Nerden bilebilirsin ki?  Kimin sevgilisi var, kimin yok?

MURRAY : Ben anında anlarım (Speed ‘e doğru yürür)

 

SPEED : Anladık. Çok zekisin. Peki o zaman söyle bakalım. Benim sevgilim var mı?

 

MURRAY :  Senin yok. Olmasını istersin ama beceremezsin. Ama belki bu aralar Oscarın olabilir.

SPEED : 0 ayrı, o boşanmış. (Masaya döner)

 OSCAR : (Numarayı çevirirken) Kesin. Arıyorum. Pokere bekliyorduk gelmedi, merak ettik diyeceğim? Alo dayen? Ben Oscar. Şimdi duydum. Pokere de gelmedi.

ROY :  Söyle telaşlanmasın. Çılgına dönmüştür şimdi.

MURRAY : Evet, kadınları bilirsiniz.

OŞCAR : (Ahizeye) Bak Dayen, Şimdi çok önemli bir şey söyleyeceğim. Sakın endişelenme. Aa. Neden endişeli değilmiş.

MURRAY : Öyle tabii

OSCAR : (Ahizeye) Dayen, nerde olabileceği hakkında bir fikrin var mı? Ne? Şaka yapıyorsun. Niye? Hayır bilmiyordum. Hay, Allah, çok kötü. Tamam Dayen. Sen sakın bir yere ayrılma, bir şey duyar duymaz sana haber veririm. Tamam, güle, güle.

 

MURRAY : Neler olduğunu anlatacak mısın, yoksa dedektif mi tutalım?

OSCAR : Ayrılmışlar

ROY : Kimler?

OSCAR :  Felix ve Dayen! Evlilikleri bitmiş.

VINNIE : Şaka

ROY : İnanmıyorum.

SPEED : 12 sene sonra?

                     (Oscar masaya oturur)

VINNIE : Ne mutlu bir çifttiler.

MURRAY : 12 sene mutlu olduklarını göstermez. Uzun zamandır bir arada oldukları anlamına gelir.

SPEED : Vay be… Felix ve Dayen de ha?

ROY : Niye şaşırdınız? Her cuma gecesi buraya gelip karısıyla nasıl kavga ettiğini anlatmaz mıydı?

SPEED : Biliyorum, ama kimin aklına gelirdi ki Felix?

VINNIE : Ne olmuş ki?

 

OSCAR : Karısı Felix’i sokağa atmış,    hepsi bu.

MURRAY  :Bitmiştir şimdi. Felix’i iyi tanırım. Bir çılgınlık yapabilir.

SPEED : Hep benim tatlı karım, benim güzel karım derdi. Ne oldu ki böyle?

OSCAR : Tatlı karısı sonunda daha fazla tahammül edememiş. Olan bu işte.

MURRAY :  Kendini öldürecektir. Ne dediğimi duydunuz mu? Bir yerlere gidip intihar etmeyi deneyecektir.

SPEED : (Murray’e) Çeneni kapayacak mısın sen? Polisliğe iki dakika ara ver.( Oscar’a) Nereye gitmiş?

OSCAR   :  Kendini öldürmeye.

MURRAY  :   Ben size demedim mi?

ROY        :  (Oscar’a) Ciddi misin?

OSCAR : Karısı öyle dedi. Kendini öldürecekmiş. Çocukları uyandırmamak için evde ölmek istememiş. Çıkıp bir yerlere gitmiş.

VINNIE : Niye?

OSCAR ; Niye mi? Felix bu! Ondan her şey umulur. Hatırlasanıza. Bir keresinde de pencereye çıkıp, ‘ya beni seversiniz, ya da buradan atlarım’ demişti?

MURRAY : Doğru. Askerdeyken de buna benzer bir şey yapmıştı ya. Hatırlayın. Diane nişanı atınca silahı ağzına sokmuştu.

SPEED : Hadi be oradan. Nasılsa Felix yok. Sallayın bakalım.

ROY :  Herhangi bir not falan bırakmamış mı?

OSCAR : Hayır. Telgraf çekmiş

MURRAY : İntihar telgrafı mı? Kim İntihar edeceğini bildirmek için telgraf gönderir ki?

OSCAR :  Felix gönderir. Karısı da telgrafçıya bahşiş vermiş.

 

ROY : Anlayamıyorum? Madem kendini öldürecek neden telgraf çekiyor?

OSCAR : Ne yapmaya çalıştığını anlamadınız mı?Eğer not bırakmış olsa, pazartesine kadar Diane’nin eline geçmeyebilirdi. Öyle olunca da kurtarılma şansı kalmazdı.

VİNNİE : Yani blöf yapıyor diyorsun. Kendini acındırmak istiyor öyle mi?

OSCAR :  Aynen öyle.

MURRAY : Bu tip olaylara her gün rastlıyoruz. Hepsinin istediği tek şey ilgi çekmek.

ROY : Bilemiyorum. İnsan bunalıma girince her şeyi yapabilir.

OSCAR : Boşversene… Feliks bu. Onu tanıyorum. Kendini öldüremeyecek kadar korkaktır. Sinemada bile emniyet kemeri takar.

VİNNİE :  Onu bulmak için nereye bakabiliriz ki?

SPEED :  Kim bilir nerededir şimdi.

(Kapı çalar). Herkes birbirine bakar ve hep bir ağızdan : Felix. Vınnıe, kapıya doğru hamle yapar.

MURRAY :(Vinnie’yi durdurur) Bekle biraz!Şimdi kendinde değildir. Bir şey çaktırmayalım.Her şey yolundaymış gibi davranalım.  Biz sakin olursak o da sakinleşebilir.

ROY : (Kalkar ve onlara katılır) Doğru. Kafayı kırmış adamlara öyle davranmak lazımmış. Sakin olalım ve tatlı tatlı konuşalım.

(Speed de onlara doğru gider ve tartışmaya katılır)

VINNIE :  Ne konuşacağız?

MURRAY : Hiç bir şey. Bir şey duymamışız gibi davranalım.

OSCAR : Tartışmanız bitti mi? İnşallah kendini koridorda asmamıştır. Vinnie! Kapıyı aç!

MURRAY : Unutmayın! Hiç bir şey bilmiyoruz. Her şey yolundaymış gibi davranalım

FELİX : (Girer.) Merhaba Vin. Merhaba çocuklar. Oyun nasıl gidiyor? Geciktiğim için özür dilerim. Yeşil Çayınız var mı?

OSCAR : (Kağıtlarının üzerinden bakarak) Yeşil Çay mı? Sanmıyorum, ama Kola var.

FELİX : Boş ver, canım yeşil çay  istemişti. Bu gece canım Kola içmek istemiyor.

OSCAR : Ne kadar koyuyoruz?

SPEED : Sen bir çeyrek koyacaksın. Sıra Murrayde. Murray sen ne diyorsun? (Murray, Felix’e bakmaktadır.) Murray, Murray!

ROY : (Vinnie’ye fısıltıyla) Çak bir tane.

VINNIE : (Murraya omuz atar) Murray!

MURRAY : (Sıçrar) Ne var? Ne?

SPEED :  Sıra sende.

MURRAY : Niye hep sıra bende oluyor..

SPEED : Sıra sende de ondan. Var mısın? Yok musun?

MURRAY : Varım. (Çeyrek dolar atar)

FELİKS : (Kitaplığa doğru gider) Beni arayan oldu mu?

OSCAR : Eee, hatırladığım kadarıyla kimse aramadı. (Diğerlerine) Felix’i arayan oldu mu? (Hepsi omuz silker ve yok, hayır vb. derler) Neden?  Telefon mu bekliyordun?

FELİX : Yo, sadece öylesine sordum

ROY : Restini gördüm, bir dolar daha koyuyorum.

felix-  (Kitaba bakmaya devam ederek) Belki biri aramıştır diyordum.

SPEED – Şimdi bu el bana bir buçuk dolara mal olacak, doğru mu?

 

OSCAR : Doğru.

FELİX : (Kitaba bakmaya devam ederek, şarkı söyler gibi) Ama kimse aramadıysa aramamıştır.

SPEED : (Sinirli) Ne kadar koymalıyım?

MURRAY : (Sinirli) Bir dolar ve bir çeyrek! Allah aşkına biraz dikkatli ol.

ROY : Tamam, tamam, sıkıntı yaratmayın.

OSCAR : Herkes sakin olsun tamam mı?

MURRAY : Özür dilerim. ( Speed i gösterir) Bu herif beni geriyor.

SPEED : Ben mi seni geriyorum? Asıl sen beni geriyorsun. Herkesi geriyorsun.

MURRAY : (Pişman)Özür dilerim, afedersiniz. Gidip kendimi öldüreyim bari.

OSCAR : Murray

(Başıyla Felix’i İşaret eder)

MURRAY : (Hatasını anlar) Ah, afedersiniz.

FELİX- Ne güzel manzara.. Burası on ikinci kattı değil mi?

OSCAR : (Masadan kalkar ve pencereyi kapar) Hayır, 11. kat.  On ikinci kat olarak geçiyor ama gerçekte 11.kat. (Öteki pencereyi de kapar, Felix onu seyretmektedir. Oscar titrer) Burası bayağı serin oldu. (Diğerlerine) Burası serin değil mi?

ROY : Evet, şimdi daha iyi.

OSCAR : (Feliks’e) Oturup  oynasana. Geç kalmış sayılmazsın.

FELİX : (Omuz silker) Bilmem, pek canım istemiyor.

OSCAR : Peki ne istiyor canın (Yerine oturmuştur)

FELİX : Oyalanacak bir şey bulurum. (Banyo kapısına doğru yürür) Beni merak etmeyin.

 

OSCAR : Nereye gidiyorsun?

 

FELİX : Tuvalete.

 

OSCAR : Yalnız mı?

FELİX : Daima yalnız giderim. Neden?

 

OSCAR : (Omuz silker) Hiç. Öylesine sordum. Uzun  kalacak mısın?

FELİX : (Omuz silker, sonra şiir okur gibi anlamlı) Ne kadar sürerse.

MURRAY : Çıldırdın mı? Neden tuvalete yalnız gitmesine izin verdin?

OSCAR : Ne yapsaydım yani?

ROY : Sen de girseydin.

OSCAR : Ya gerçekten tuvalet ihtiyacı varsa?

 

MURRAY : Öyle olsa bile, utanması ölmesinden iyidir!

OSCAR : Tuvalette kendini nasıl öldürecek ki?

SPEED : Nasıl mı? Traş bıçağıyla, hapla… Herhangi bir şeyle olabilir.

OSCAR : Bu banyo çocukların. En kötü ihtimalle ölmek için dişlerini fırçalar.

ROY : Aşağı atlayabilir.

VINNIE : Doğru, içerde pencere yok mu?

OSCAR : Sadece küçük bir havalandırma var.

MURRAY :Camı kırar, bileklerini keser.

OSCAR : Belki de klozete atlayıp lağım çukuruna kaçar. Size bir şey yapamaz diyorum.

ROY : (Kapıya yaklaşır) Şşşt. Dinleyin! Ağlıyor. (Hepsi susar. Felix’in hıçkırıkları duyulur) Duyuyor musunuz? Ağlıyor.

MURRAY :  Oscar, Allah aşkına bir şeyler yap! Bir şey söyle!

 

OSCAR : Ne söyleyeyim? Banyonda Ağlayan bir adama ne söyleyebilirsin ki?

 

FELİX : Sanırım kaçsam iyi olacak.

OSCAR : Felix, bir dakika bekle.

FELİx:Yo. Sizinle konuşamam. Kimseyle konuşacak halim yok.

MURRAY : Felix, lütfen. Biz senin arkadaşınız. Böyle kaçamazsın.

OSCAR : Otur Felix. Otur bir dakika. Anlat ne oldu?

FELİX  : Anlatacak bir şey yok artık. Söylenecek bir şey kalmadı. Bitti, sona erdi. Her şey bitti. İzin verin gideyim!

ROY : Durdurun! Yakalayın!

FELİX – Bırakın gideyim! Buradan çıkmam lazım!

OSCAR : Feliks, çıldırdın mı?

FELİX : Bırakın gideyim!

MURRAY : Tuvalet! Sakın tuvalete girmesin!

FELİX : Beni rahat bırakın.

OSCAR : Tamam Feliks. Bak seni uyarıyorum. Kes artık.

FELİX : Bu benim sorunum. Kendim çözerim. Beni rahat bırakın. Ah midem!

MURRAY : Ne oldu midene?

VİNNIE : Berbat görünüyor. Yüzüne baksanıza.

FELİX : Hasta değilim. Bir şeyim yok. Hiç bir şey almadım. Yemin ederim. Ahh, midem!

OSCAR : Hiç bir şey almadım da  ne demek? Ne içtin?

FELİX : (Kanepeye oturmuştur) Hiç bir şey! Hiç bir şey! Sakın Dayen’e söylemeyin lütfen. Ahh, midem!

MURRAY : Bir şey içmiş! Bir şey içmiş diyorum size!

OSCAR : Söyle Felix ne içtin?

FELİX ; Hiç bir şey! Hiç bir şey içmedim.

 

OSCAR : Yoksa hap mı? İlaç mı içtin?

 

FELİX : Hayır! Hayır! .

OSCAR : (Felix’i yakasından silkeler) Felix, bana yalan söyleme, ilaç içtin mi?

FELÎKS : Hayır, içmedim- Hiç bir şey içmedim.

MURRAY : Tanrıya Şükürler olsun. Bir şey içmemiş.

FELİX : Sadece Bir kaç tane, hepsi o kadar.

OSCAR : Hap içmiş!

MURRAY : Kaç tane?

OSCAR : Ne hapı?

FELİX i Ne hapı olduğunu bilmiyorum. Küçük yeşil haplardan. Ecza dolabında

ne varsa içtim. Çıldırmış gibiydim.

OSCAR : Ne ilacı olduğunu görmedin mi?

FELİX : Göremedim. Karanlıktı.. Sakın Dayen’e söylemeyin, lütfen ona söylemeyin.

OSCAR : Felix, kaç tane hap içtin?

FELİX : Bilmiyorum, hatırlamıyorum.

OSCAR : Dayen’i arayacağım.

FELİX : Hayır! Onu arama. Arama onu. Bütün şişeyi içtiğimi duyarsa…

MURRAY : Bütün şişe mi? Bir şişe dolusu hap mı içtin? (Vinnie’ye döner) Aman Allahım, ambulans çağır! (Vinnie dış kapıya koşar)

OSCAR : (Murraye) Ne ilacı olduğunu bile bilmiyor!

MURRAY : Ne fark eder? Bütün şişeyi içmiş işte.

OSCAR : Belki de vitamin hapıdır. 0 zaman hepimizden daha sağlıklı olur, hemen telaşlanmayın.

FELİX– Dayene söylemeyin. Lütfen söylemeyin. Söz verin, Dayen’e bir şey söylemeyeceksiniz, tamam mı?

 

MÜRRAY : Yakasını açın. Pencereyi açın. Biraz hava alsın.

SPEED : Biraz yürüsün, uyumasına izin vermeyin.

ROY : Bileklerini ovun.

VINNIE : (Kompres havlusunu almak için banyoya koşar) Soğuk kompres… Ensesine soğuk kompres yapalım.

 

OSCAR : Hepiniz doktor kesildiniz. Kesin sesinizi.

 

FELİX : Ben iyiyim. İyiyim. (Aniden Oscar’a dönerek) Dayen’e haber vermeyin. Verdiniz mi yoksa?

MURRAY : (Diğerlerine) Ne duruyorsunuz? Kimse bir şey yapmayacak mı? Ben doktor çağıracağım. (Telefona gider)

FELİX : Hayır, doktor istemiyorum.

MURRAY : Senin doktora ihtiyacın var.

FELİX : Doktor istemiyorum.

MURRAY : Ama hapları çıkarman lazım.

FELİX  : Çıkardım. Önceden kustum. Bira ya da gazoz var mı?

(Vinnie kompres havlusunu Speed’e verir)

ROY : (Vinnie’ye) Şuna içecek bir şey ver.

OSCAR : Önceden kusmuş.

VINNIE : Hangisini vereyim? Bira mı, gazoz mu?

 

 

FELİX: On iki yıl. 12 yıldır evli olduğumuzu biliyor muydun Roy?

ROY        :  (Teselliye çalışır) Evet Felix, biliyordum.

FELİX     i  (Çok duygulu) Ve şimdi bitti. İşte böyle. Ne acı değil mi?

SPEED:   Belki de gelip geçici bir tartışmadır. Daha öncede kavga etmiştiniz Feliks.

FELİX : Hayır. Bitti. Yarın avukat tutacakmış. Hem de benim kuze­nimi. Benim kuzenimi tutacakmış! (Hıçkırır) Peki, ben kimi tutayım?

MURRAY : (Felix’in omzuna vurur) Tamam Felix. Siktir et.

VİNNİE : (Bardağı Felix e verir) Gazozun.

FELİX ; Tamâm tamam. İyiyim, gerçekten. Sadece ağlıyorum.

 

MURRAY : Böyle durup bakmayın ona.  Dağılın.

 

FELİX : Evet, lütfen öyle durup bakmayın bana. Lütfen.                  .

OSCAR : (Diğerlerine) Hadi Bakalım. Felix iyi. Gece biter beyler .

(Murray, Speed ve Roy masaya döner, ceketlerini alıp gitmeye hazırlanırlar)

FELİX : Çok utanıyorum. Lütfen beni affedin.

VINNIE : (Felix’e doğru eğilir) Felix seni anlıyoruz.

FELİX : Kimseye bir şey söylemeyeceksin Vinnie, Bana söz veriyor musun?

VINNIE : Ben zaten yarın Florida’ya gideceğim.

FELİX : Ne güzel. İyi eğlenceler.

VINNIE : Teşekkür ederim.

FELİX – (Acıyla Başını çevirir) Biz de önümüzdeki kış gidecektik. (Hıçkıra hıçkıra ağlar) Çocukları almadan. Şimdi onlar bensiz gidecek.

(Vinnie ceketini alır, Oscar hepsini yolcu etmeye hazırlanır)

MURRAY : (Kapıda durur) Birimiz kalsa iyi olurdu.

OSCAR : Endişelenecek bir şey yok Murray.

MURRAY : Ya yine bir şey yapmaya kalkışırsa?

OSCAR : Hiç bir şey yapmaya kalkışmaz.

MURRAY : Sen nerden biliyorsun?

FELİX : (Murray’e döner) Hiç bir şeye kalkışmayacağım. Çok yorgunum.

OSCAR : Duydun mu? Çok yorgun. Çok yoğun bir gece geçirdi. iyi geceler Beyler.

(Hepsi iyi geceler der ve çıkar. Kapı kapanır. Bir saniye sonra açılır Roy girer)

ROY : Oscar, Bir şey olursa hemen bana haber ver.

(Çıkar, kapı kapanmadan Speed başını uzatır)

SPEED : Ben üç blok ötede oturuyorum. 5 dakikada gelebilirim.

(Çıkar, kapı kapanmadan Vinnie girer)

VINNIE :  Bana ihtiyacınız olursa,  Meridyen Motel’de olacağım.

 

OSCAR :: Önce seni ararım Vinnie.

(Vinnie çıkar, kapı kapanır, yine açılır, Murray girer)

MURRAY : (Oscar’a) Emin misin?

OSCAR : Eminim.

MURRAY : (Oscar’i eliyle yanına çağırır, Felix’e yüksek sesle) İyi geceler Felix. Bu gece iyi uyumaya çalış. Yarın sabah çok daha iyi olacaksın. (Oscar’a fısıltıyla) Kemeriyle ayakkabılarını ortadan kaldır.

OSCAR : ( Felix’e bakarak içini çeker) Ahh, felix, felix, felix!

FELİX : Biliyorum, biliyorum, biliyorum! Oscar ne yapacağım ben şimdi.

OSCAR : Sıcak bir kahveyle mideni yıkayacaksın. (Mutfağa doğru gider, durur)         İki dakika yalnız kalabilecek misin?

FELİKS : Hayır, sanmıyorum! Benimle kal Oscar! Konuş benimle!

OSCAR : Sıcak kahve sana iyi gelir. Sen de mutfağa gel.

FELİX : Oscar, en kötüsü de ne biliyor musun? Onu hala seviyorum. Kötü bir evlilikti belki ama onu hala seviyorum…Boşanmak istemiyorum.

OSCAR : Sert bişeyler nasıl olur? istersen Çikolata da veririm.

FELİKS : Tamam, iyi geçinemiyorduk. Ama iki harika çocuğumuz ve güzel bir evimiz vardı. Yok muydu Oscar?

OSCAR : İstersen vanilyalı bisküvi vereyim. Ya da kraker. Her şeyim var.

FELİX : Daha ne istiyor? Bir kadın daha fazla ne isteyebilir?

OSCAR : Ben senin ne istediğini bilmek istiyorum? İçki mi, kahve mi, çay mı? Boşanmaya sonra geliriz.

FELİX : Çok kötü. Allah kahretsin! Çok kötü. Aah! Aaahl Boynum, boynum.

OSCAR : Ne oldu?

FELİX :  Sinir spazmı. Boynuma vurdu. Ah, çok ağrıyor.

 

OSCAR : (Yardıma koşar) Neresi? Neresi ağrıyor?

FELİX : Dokunma bana..Dokunma !

OSCAR : Neresi ağrıyor, bakayım.

FELİX : Bırak, şimdi geçer.Biraz izin ver lütfen.

OSCAR : (Kanapeye gider) Uzan, biraz ovayım. Belki geçer.

FELİX : Sen nasıl yapıldığını bilmezsin. Özel yöntemi var. Nasıl ovulacağını yâlnız Dayen bilir.             . ;

OSCAR : İstersen çağırayım, gelip boynunu ovsun.

FELİX : (Bağırır) Hayır! Asla. Artık boşanmış sayılırız, boynumu ovmak istemez. Hep tansiyondan. Gerginlikten.

OSCAR : Sık sık oluyor mu? Ne kadar sürüyor?

FELİX : Bazen 1 dakika, bazen saatlerce. Ah! Aah!

OSCAR : Acı çekmek istemiyorsan bırak ovayım.

FELİX : Yavaş! Yavaş!

OSCAR :  Rahat dur. Lanet şey. Rahatla dur biraz.

FELİX : (Bağırır) Bana bağırma! (Sakin) Kibarca söyle.

OSCAR : Off Felix.

FELİX : Taş gibi değil mi? Yapamıyorum işte, rahatlayamıyorum. Ah,aahl

OSCAR : (Masajı durdurur) Acıdı mı?

FELİX :  Hayır, iyi geldi.

OSCAR : O zaman söyle. Acısa da iyi de gelse aynı sesi çıkarıyorsun.

FELİX : Biliyorum, biliyorum. Oscar.. Sanırım Ben deliyim.

OSCAR : Bence de…

FELİX : Gerçekten bak. Şu yaşananlar. Kendimi öldürmeye kalkmam. Başka ne olabilir ki?

OSCAR : Paniktir. Sen çok panik bir insansın.

FELİX: Durma. İyi geliyor.

OSCAR  : İyi geliyor demeseydin parmaklarımı kıracaktım.

FELİX :  Off Oscar. Çok kötü şeyler yaptım. Zırlak bebeğin tekiyim.

OSCAR : Eğil. (Felix eğilir, Oscar onun sırtına masaj yapar)

FELİX : (Başı önde) Sorunlarımı bütün dünyaya anlatıyorum.

OSCAR (masaj yapar) Acıtırsam söyle çünkü ne halt ettiğimi ben de bilmiyorum. Nasıl?

FELİX : (Boynunu çevirir) Daha iyi, Yalnız sırtım ağrıyor. (Ayağa kalkar, birkaç adım atar, sırtını ovalar)

OSCAR :  Nerdeydin dün gece?

FELİX : Hiç bir yerde, biraz dolaştım.

OSCAR : Bütün gece?

FELİX : Bütün gece.

OSCAR – O yağmurda?

FELİX– Hayır. Otelde. Uyuyamadım. Bütün gece odada turladım. Sonra bir anda kendimi pencerenin önünde buldum. Aniden Atlamayı düşünmeye başladım..

OSCAR : Niye vazgeçtin?

FELİX : Bilmem. Oscar, söylesene şimdi ne yapacağım?

OSCAR : Önce kendini toplayacaksın, sonra gazozunu içeceksin.Sonra da sana yeni bir hayat çizeceğiz.

FELİX : Dayen’siz ha?… Çocuksuz olmadan?…

OSCAR : Onlar artık geçmişte kaldı.

 

FELİX : (Kalkar, dolaşır) Anlamıyorsun, Oscar. Ben onlarsız bir hiçim.

OSCAR : Ne demek «hiçim! Sen de bir şeysin! Bir şahsiyetsin! Etinle, kanınla, kemiklerinle, saçın, tırnağınla kulaklarınla bir insansın. Bir plankton değilsin. Sen sensin. Yürüyorsun, konuşuyorsun, yakınıyorsun, küçük yeşil haplar içiyorsun, intihar telgrafları çekiyorsun. Bunları senden başka hiç kimse, yapamaz Felix. Sana söylüyorum, sen yeryüzünde türünün ilk ve tek örneğisin. (Bara gider) Şimdi gazozunu bitir.

FELİX : Oscar, aynı şeyleri sen de yaşadın. Sen neler yaptın? İlk birkaç gün nasıl geçti? .

OSCAR :  (Kadehini doldurur) Şu anda yaptığımı yaptım.

FELİX : Bunalıma girmedin mi?

 

OSCAR : Hayır. Sadece içtim. 4 gün 4 gece durmadan içtim. Acımı çektim. Sonra da unutmaya başladım.

FELİX– Ya çocuklar? Çocukları nasıl çıkardın hayatından? 12 yıllık evliliği nasıl silip atarsın?

 

OSCAR : Atamazsın. Geceleri o sekiz boş odayı tek başına turalayınca  boğazında bir şeyler düğümlenir. Ama gerçek bu Felix. Bu gerçekle yüzleşmelisin. Ömrünü ağlayarak geçiremezsin

FELİX : Dayen’in şu an ne hissettiğini tahmin edebiliyorum.

OSCAR : Ne hissediyor?

FELİX : Kadınlara daha zor gelir. Çocuklarla yapayalnız kaldı, koca evde tek başına… Benim gibi dışarı da çıkamaz. İki çocuklu dul bir kadın olarak yaşına uygun birini de bulamaz. Nerden bulacak?

OSCAR : Bilmem. Belki birisiyle karşılaşır! Felix her yıl yüzbinlerce çift boşanıyor. Bu işte bir hayır var ki boşanıyorlar. Yine ne oldu?

FELİX : Kulaklarım tıkandı. Sinüzitim var da… Buradaki tozlardan olmalı. Benim toza alerjim vardır.

OSCAR : (Yerinden fırlar) Ne yapıyorsun?

FELİX : Korkma,  atlamayacağım. Sadece nefes alıyorum. (Derin nefes alır) Bu alerjiler Dayen’i deli ederdi. Hatta “bana dokunuyor diye zavallı kadın parfüm bile kullanamazdı. Sadece benim traş losyonumdan sürerdi. Ben çekilmez bir insanım Oscar. Bu kadar zaman nasıl dayandı, hayret ediyorum.

OSCAR : Ne yapıyorsun?

FELİX : Kulaklarımı temizliyorum. İçerden basınç verince kulağım açılıyor.

OSCAR : Açıldı mı?

FELİX : Biraz (Boynunu ovar) Sanırım Boğazım da tahriş olmuş.

OSCAR : Çok gerginsin Felix. Biraz gevşe.

FELİX : Elimde değil. Herkesi çileden çıkarıyorum. Bir keresinde bir evlilik danışmanı beni odasından tekme tokat atmıştı. Karımı suçlamıyorum. Benimle bir arada yaşamak imkansızdır.

OSCAR : Evliliği iki kişi bozar.

FELİX : Sen benim evde nasıl bir adam olduğumu bilmezsin. Hep hesap kitap. Benim gibi biriyle kim yaşayabilir?

OSCAR : Muhasebeciler yaşar. Bak Felix, hiç birimiz mükemmel değiliz. Hepimizin hataları var.

 

 

FELİX : Hata mı? Ha, Hata… Haftada üç gün temizliğe gelen bir kadın vardı. Diğer günler temizliği Dayen yapardı. Ama ben? Ben ne yapardım biliyor musun? Onlar işi bitirdikten sonra ben başlardım. Elimde değil napiym? Temizliği seviyorum. Annem öyle yetiştirmiş. Daha beş aylıkken tuvalet eğitimimi tamamlamışım.

OSCAR :  Böyle şeyleri nasıl hatırlarsın, bilmem?

FELİX : Evliliğimi mahvettim. Bana göre hiç bir şey doğru değildi. Her şeyi yeniden yapardım. Karım mutfaktan çıkar çıkmaz ben girerdim, yemeğin tuzunu biberini kontrol ederdim. Ona güvenmediğimden değil, sadece iyi ahçı olduğumdan. Ama evliliğimi mahvettim. (Elinin ayasıyla kafasına üç kez vurur) Allah belanı versin geri zekalı. (Bir koltuğa çöker)

OSCAR : Yapma. Şimdi de başın ağrıyacak.

FELİX : Elimde değil Oscar . Kendimden nefret ediyorum.

OSCAR : Sen kendinden nefret etmiyorsun. Kendini çok seviyorsun. Başkaları­nın da seninki gibi sorunları olabileceğini düşünmüyorsun.

FELİX : Bana psikiyatristlik taslama.

OSCAR :Hadi, Felix, şimdiye dek senin kadar kendine düşkün bir adam görmedim.

FELÎX : Ben de seni arkadaş bilirdim.

OSCAR : Arkadaşın olduğum için böyle konuşuyorum. Seni en az senin kadar seviyorum.

FELİX : 0 zaman bana yardım et.

OSCAR : Benim kendime hayrım yok, sana nasıl yardım edeyim? Bak, sen kendini çekilmez biri sanıyorsun ya? Bu konuda ben de fena sayılmam. Blanche her akşam kaçta yemek istiyorsun’ derdi, Aç değilim, bilmiyorum derdim. Sonra sabahın üçünde kadıncağızı uyandırıp yemek isterdim. Eve vaktinde gelmezdim, kumar oynardım, durmadan içer, her fırsatta yalan söylerdim. Beni niye terk ettiğini anlamış değilim.

 

FELİX : Ben senin gibi değilim Oscar. Tek başıma yaşayamam. Bu durumda işe nasıl giderim? Beni işten atarlar. Neyle geçinirim?

OSCAR : Sokak köşelerinde oturur, ağlarsın. Belki sadaka verirler. Çalışa­caksın Felix, çalışacaksın(Kanapeye uzanır)

FELİX : Dayen’i aramalı mıyım sence?

OSCAR – Ne için? (oturur)

FELİX : Bir daha konuşsak diyordum…

OSCAR : Yeteri kadar konuşmuşsunuz zaten. Birbirinize söylemediğiniz söz kalmamış. Gerçeği ne zaman kabulleneceksin?

FELİX: Elimde değil, Oscar. Ne yapacağımı bilmiyorum.

 

OSCAR : 0 zaman beni dinle. Bu gece burda kalırsın. Yarın da pılını pırtını toplar,  buraya

taşınırsın.

 

FELİX ; Hayır, olmaz. Burası senin evin. Düzenini bozarım.

OSCAR :  Sekiz oda var. Birbirimizi yılda bir görmeyiz bile. Anla işte..Taşınmanı ben istiyorum.

 

FELİX : Ama ben çekilmez bir insanım.

OSCAR : Çekilmez olduğunu ben de biliyorum. İkide bir söylemene gerek yok.

FELİX : O zaman neden yanına taşınmamı istiyorsun?

OSCAR : Çünkü artık yalnızlığa tahammül edemiyorum.

FELİX : (Oscar’a yaklaşır) Pekala Oscar. Gerçekten istiyorsan gelirim. Zaten burada yapılacak çok iş var. Ev işlerinde çok maharetliyimdir. Her şeyi düzene koyarım.

OSCAR : Her şeyi düzene koymana gerek yok.

FELİX : Ama bir şeyler yapmak istiyorum. Lütfen bir şeyler yapmama izin ver.

OSCAR : (Başıyla onaylar) Tamam. Blance’ın toz bezini kullanabilirsin.

FELİX  : (Odayı toplamaya başlar) Yemek yaparım… Nefis yemekler yaparım.

OSCAR : Yemek yapman gerekmez. Kahvaltıda soğuk şeyler yerim.

FELİX : Günde yalnızca iki öğün. Evde. Kader bize gülüyor. Nafaka ödememiz gerek biliyorsun.

OSCAR : Tamam, yemek yapabilirsin. (Felix’e yastık atar)

FELİX : (Yastığı Oscar*a geri atar) Kuzu budu sever misin?

OSCAR : Evet kuzu budu severim.

FELİX :  Artık yarın akşam yaparım. Dayeni aramam lazım ama. Büyük tencerelerim onda.

OSCAR : Dayen’i unut artık. Tencerelerimizi de kendimiz alırız, Daha taşınmadan beni delirtme (Telefon çalar, Oscar çabucak açar) Alo? Ha? Merhaba Dayen.

 FELİX : Burda değilim! Yokum! Beni görmedin, nerde olduğumu bilmiyorsun. Hiç aramadım seni. Burda değilim

 

OSCAR : (Telefona) Evet, burda…

FELİX : Sesi nasıl? Endişeli mi? Ağlıyor mu? Ne diyor? Benimle mi konuşmak istiyor? Ama ben onunla konuşmak istemiyorum.

OSCAR : (Telefona) Evet, istiyor.

FELİX : Geri dönmeyeceğimi söyleyebilirsin. Kararlıyım. Söyle ona, geri döneceğimi sanıyorsa, aldanıyor. Söyle hadi. Söyle söyle.

OSCAR :(Telefona) Evet, Evet, iyi.                                    .               .

FELİX-: Niye iyi diyorsun? Niye ona iyi diyorsun? Ben iyi değilim.

OSCAR : (Telefona) Evet, Dayen, anlıyorum.

FELİX : (Oscar’ın yanına oturur) Benimle konuşmak istiyor mu? Sor bakalım benimle konuşmak istiyor mu?

OSCAR : (Telefona) Felix’le konuşmak ister misin?

FELİX i (Ahizeyi çekiştirir) Telefonu ver, konuşacağım.

OSCAR : (Telefona) Anladım, konuşmak istemiyorsun.

FELİX : Konuşmak istemiyor ha?

OSCAR : (Telefona) Evet, anlıyorum. Tamam peki güle güle. (Kapatır)

FELİX : Benimle konuşmak istemedi demek?

OSCAR : İstemedi.

FELİX : Niye aramış öyleyse?

OSCAR : Elbiselerini ne zaman alacağını soruyor. Odanı boyatacakmış.

FELİX : Bak sen.

OSCAR : (Anlayışla Felix’in omzuna dokunur) Hadi Felix, saat nerdeyse 1.

FELİX : Benimle konuşmak istemedi demek.

OSCAR : Ben yatıyorum. Çay ister misin?

FELİX : Pembeye boyatacaktır. Hep pembe olsun isterdi.

OSCAR : Sana pijama getireyim. Çizgili mi olsun, puanlı mı?

FELİX : Ne kadar kırıcı. Ben kendimi öldürmekten söz ediyorum, o renk seçiyor.

OSCAR : Ben yataktan pek anlamam. Hangi odayı istiyorsun?

FELÎKS : Biliyor musun, aslında  memnun oldum. Çünkü nihayet bittiğini anladım. Şu ana kadar kabullenememiştim.

OSCAR :  Felix, biraz uyuman gerek.

FELİX : Şu ana kadar inanmıyordum. Demek evliliğim gerçekten sona ermiş.

OSCAR :  Felix,  yatağına git.

FELİX : Ama şimdi pek o kadar kötü gelmiyor hani… Alışabilirim sanırım.

OSCAR : Yarın alışırsın. Şimdi uyu.

FELİX : Bir saniye. Biraz düşünmem lazım. Hayatımı bir an önce yeniden düzenlemem lazım. Kalem, kağıt var mı?

OSCAR : Felix, kes artık. Hemen şimdi yatacaksın! Burası benim evim, yatma saatini de ben düzenlerim. (Pijamaları Felixe fırlatır)

FELİX : Lütfen Oscar, bir kaç dakika yalnız kalmam, bir takım şeyleri düzenlemem gerek. Sen git. Sen git yat. Ben temizlik yapacağım. (Yerdeki kırıntıları toplar)

OSCAR : (Kılıfı yastığa geçirir.) Şimdi temizliğin sırası mı?

FELİX : Tamam Oscar ama etraf bu kadar kirliyken uyuyamam. Sen yat, sabaha görüşürüz. (Tabakları tepsiye koyar)

OSCAR : Ama büyük temizliğe kalkmayacaksın. Halı ve cam silme yok.

FELİX : En fazla on dakika.

OSCAR : Emin misin?

 

FELİX : (Gülümser) Eminim.

OSCAR : Boyundan büyük işlere kalkmak yok.

FELİX : Yok. Bulaşıkları yıkayıp doğru yatağa.

OSCAR : Anlaştık.

FELİX : (Yüksek sesle)) Her şey yoluna girecek. Belki biraz zaman alacak ama inan bana her şey yoluna girecek.

OSCAR : (Gülümser) İyi bakalım. Pekala Felix, iyi geceler, (Yatak odasına gider, Felix, kanepenin yastıklarını düzeltmektedir) FELİX : İyi geceler Dayen.    PERDE.

II.PERDE

İki hafta sonra, saat 23-00. Yine bir poker seansı devam etmekte ve Vinnîe, Roy, Speed, Murray ve Oscar her zamanki yerlerinde oturmaktadır. Felix’in sandalyesi boştur. Bir Önceki sahne dekoru ile bu sahne dekoru arasındaki tek fark, odanın görüntüsündedir. Oda tertemizdir. Boş şişeler, kirli çamaşırlar, tabaklar yok olmuş, her yer cilalanmış, pırıl açar ve arkadaşlarına dağıtır. Onlar da homurdanarak alır ve dizlerinin üzerine sererler. Felix bir şişe bira açar ve özenle bardağa boşaltır. Yere damlamaması için çok dikkat ettiği bellidir. Şişeyi tepsiye koyar.

 

FELİX- İştee, Murray’a buz gibi bir bira.

MURRAY : Sagol Felix.

FELİX – Altlığın nerde?

MURRAY – Neyim?

FELİX – Bardak Altlığın. Bardağın altına konan yuvarlak şey.

MURRAY – Sanırım kaybettim.

FELİX – Mantarsız olmaz beyler. Dikkat edin.  Viski ve suyu kim istemişti.

SPEED – (Parmak Kaldırır) Ben. (Gururla) Mantarım da burda.

FELİX : Aferin Speed. İşte bu. Islak camın masada leke bırakmasından nefret ederim. Roy’a temiz bir kül tablası, (Roy’a verir) Veee, Vinnie için de bir sandviç.

VINNIE : Mmm, nefis kokuyor. Ne bu?.

FELİX : Kızarmış Çavdar Ekmeği içinde mayonezli Domuz sosisi.

VINNIE : (Şaşkın) Çavdar ekmeğini nerden buldun?

FELİX : (Şaşırır) Ben yaptım.

|VINNIE : Yani benim için ekmek pişirdin? Hem de mutfakta. Sonra da sosis kızarttın öyle mi?

OSCAR : Beğenmediysen et köftesi yapsın. Beş dakikasını alır.

FELİX : Yaparım, sorun değil…. Gerçekten… Ben yemek pişirmeyi severim. Yere dökme, tabağın üstünde ye. Halıyı yeni süpürdüm. Oscar?

OSCAR ! (Çabuk) Evet?

FELİX :  Sen ne istemiştin?

OSCAR : Uç buçuk dakika pişmiş iki yumurta ve biraz kurabiye

FELİX : (Oscar’a İşaret ederek) Bir duble de cin tonik. Hemen geliyorum Cennet Penceresini kim kapattı?

MURRAY : Neyi?

FELİX : Cennet Penceresini. Yani Hijyenik Hava Teneffüs Cihazı. (Düğmeyi açar) Beyler, bir daha bununla oynamayın. Kirli havayı  biraz temizlemeye çalışıyorum.

OSCAR : Murray, şu tabancanı bana biraz ödünç versene?

SPEED : Artık dayanamayacağım. Burama kadar geldi. Son 3 saattir yalnızca 4 dakika poker oynayabildik. Cuma gecelerimi yemek ve ev işi tarifleri dinleyerek berbat edemem.

ROY : Nefes alamıyorum. Bütün havayı şu işe yaramaz makine çekiyor.

 

VINNIE :  Mmm nefis. Tadına bakmak isteyen var mı?

MURRAY : Bana da bir parça kessene.

VINNIE : Peçeteni ver.. Yere ekmek kırıntısı dökülmesin.

SPEED : Duyuyor musun? Sanki Marta’yla Gertrude kabul gününde. (Ağlamaklı) Pokerimiz berbat oldu.

ROY : Bu makina hepimizi öldürecek. Sabah dilimiz bir karış dışarda gebermiş bir vaziyette bulacaklar hepimizi.

SPEED :  Bir şeyler yapsana… Oyuna katılsın bari.

OSCAR :  Sizinki bir şey mi? Siz haftada bir dayanamıyor­sunuz. Ben bu herifle 24 saat beraberim.

ROY : Eskiden ne iyiydi… Çöp, duman… Çok daha iyiydi.

VINNIE : (Murray’e) Sandviçi nasıl hazırlamış, fark ettin mi?

MURRAY : Nasıl?

VINNIE : Ekmeğin kabuğunu çıkarmış. O yüzden Sandviç yumuşacık..

MURRAY : Marulun da göbeğindeki taze yapraklarını koymuş. Gerçekten nefis.

SPEED : Aklımı kaçıracağım.

OSCAR (Mutfağa bağırır) Felix, Allahın belası Felixl

SPEED : Sokmuşum pokerine. Ben eve gidiyorum.

OSCAR : Otur.

SPEED: Artık cuma geceleri evde oturup kitap okuyacağım.

OSCAR : Otur. Oturacak mısın sen? (Bağırır) Felix.

SPEED : Her şey bitti Oscar. Evliliğinin çöküşüyle birlikte pokerimiz de sona erdi. Haftaya adam gibi oyuncu bulursan ara beni.

OSCAR  (Speed’in yanına gider) Şimdi gidemezsin… Çok İçerdeyim.

SPeed : (Kapıda) Kimseyi Suçlama. Hepsi senin hatan. Onu intihardan vazgeçiren sendin.

OSCAR (Kapıya bakar) Haklı! Kesinlikle haklı

MURRAY : (Vinnie’ye) O parçayı da yiyecek misin?

VINNIE : Bilmem? Neden?  İster misin?

MURRAY : İstemiyorsan, yerim.

VINNIE : Alabilirsin.

OSCAR : Kağıt dağıtın!

MURRAY : Sen ne yaptığını sanıyorsun?.

OSCAR : Sadece kağıt dağıtın! Poker oynayacaksak kağıt dağıtın. Yemek yiyecekseniz siktirin bir restorana gidin. (Vinnie’ye) Sandviçini de döküntülerini de başına çal. Ben doksan iki dolar içerdeyken millet tıkınmakla meşgul. Felix.

FELİK : (Eşikte görünür) Ne var?

OSCAR :             Mutfak kapısını kapat ve otur. Şu anda 12’ye çeyrek var. Bu ayın nafakasını kazanmam için hala 1 saatim var.

ROY : (Havayı koklar) Bu koku da ne? Dezenfektan! (Kağıtları koklar) Kağıtlar kokuyor… Kağıtları yıkamış!

FELİKS : Pekala. Ne kadarına oynuyoruz?

OSCAR : Nihayet… Tekrar oyuna başlıyoruz.  (oturur) Roy sıra sende… Evet, şekerim, ne diyorsun?

ROY : Ne diyeceğim. Bir taksi çağırın diyorum. Biraz temiz hava alamazsam danışmanını ölü bulacaksın. (Kapıya gider)

OSCAR  : Nereye? Daha on iki bile olmadı?

ROY : Bak 4 saattir şurada oturmuş lizol ve amonyak kokusu teneffüs ediyorum. Bu pokerin doğasına aykırı. (Kapıya gider) Haftaya oynamak istiyorsan (Felix’i göstererek) Doktor beye söylersin temizliğini biz gittikten sonra yapar veya Dixie Otele gideriz. İyi geceler!

FELİX : Özür dilerim.. Benim hatam.

VİNNİE : Yok canım… Sanırım son zamanlarda kimsenin canı oynamak istemiyor. MURRAY : Evet. Neler olduğunu bilemiyorum.Ama bizim kumarbazlara bir şeyler oluyor

OSCAR : Kumarbazlara neler olduğunu bilmiyor musun? Parçalanıyor. Herkes boşanıyor. Lanet olsun. Dışarı çıkmak için zorla izin aldığımız geceler daha keyifli oyunlar oynardık.

VİNNİE : Ben de kalksam iyi olacak. Hafta sonu için Bebe’yle Asbury’ye gideceğiz.

FELİKŞ : Sadece ikiniz ha? Ne güzel! Siz hep beraber takılıyorsunuz değil mi?

VINNIE : Mecbur. (Omuz silker) Ben araba kullanmayı bilmem! (Kutudaki bütün parayı alır ve kapıya gider) Murray, geliyor musun?

MURRAY : Evet, geleyim. Saat birde evde olmazsam Mimi beni mahveder. Hayat size güzel valla.

FELİX –  Kime?

MURRAY (Döner) Kime olacak? Size. Siz iki kankaya ! Gülün, gülün. Kimseye karşı bir sorumluluğunuz yok. Canınız ne isterse onu yaparsınız. İsterseniz Striptize bile gidersiniz. Nasıl olsa sizi engelleyecek kimse yok.

FELİX : Ben Striptize gitmem

MURRAY : Niye?

FELİKS : Niye mi?

MURRAY : Niye tabii. 25 dolara cennetin anahtarını veriyorlar adama. Bense 30 sentlik anahtarımla ancak kapuska kokulu evimin anahtarını çevirebiliyorum. Beni dinleyin. Hak vereceksiniz.

FELİKS ; Niye öyle diyorsun? Çok mutlu bir evliliğin var.

MURRAY : (Çıkacakken durur) Ben kendi durumumdan söz etmiyorum. (Ceketini giyer) Senin durumundan bahsediyorum. Kader sana çok acımasız bir oyun oynadı. Sen de bu durumu fırsata çevir. Keyif almaya bak. (Arkasını döner) Hadi Vinnie.

FELİX : Ne komik değil mi? (Arkalarından bakarak) Mutlu olduğumuzu sanıyorlar. Durumumuzdan çok keyif aldığımızı sanıyorlar. Eşi olmadan yaşamanın nasıl bir şey olduğunu bilmi­yorlar.

OSCAR : Felix, Hemen temizliğe başlama gene lütfen.

FELİX : (Tabakları tepsiye kor) Sadece bir kaç parça Oscar… Murray’in az önce söyledikleri aklimdan çıkmıyor. Biliyor musun… Sanırı gerçekten de bizi kıskanıyorlar.

OSCAR : Felix, her şeyi bırak. Gece boyunca temizlik çekemem

FELİKS : Çelişkiyi görmüyor musun Oscar?

OSCAR : Görüyorum, görüyorum.

FELIKS : (Masayı temizler) Hayır görmüyorsun.

OSCAR : Feliks, çelişkiyi görüyorum dedim sana.

FELİX : (Durur) 0 zaman söyle. Ne gördün?

OSCAR : (Derin nefes alır) Çelişki… Bu iş düzelmezse seni öldüreceğim. İşte çelişki bu.

FELİX :  Ne oldu? Sorun nedir?

OSCAR : Bu işte bir yanlışlık var. Şu sekiz odalı evde iki bekar adam yaşıyor ve evleri annemin evinden daha temiz…

FELİX :Neden bahsediyorsun sen? Sadece tabakları lavaboya atıyorum. Bırak bütün gece burda kalsınlar mı diyorsun yani?

OSCAR : İstersen tabaklarınla birlikte yat. İstediğin kadar Bayan Titiz rolünü oynayabilirsin. Ama beni rahat bırak.

FELİX :  Senden yardım isteyen oldu mu?

OSCAR : Olmadı. Ama bu durum kendimi suçlu hissetmeme neden oluyor.  Hep havluları sen düzeltiyorsun.. Ne zaman sigara içsem kül tablasıyla beni takip ediyorsun. Sürekli söylene söylene yerleri siliyorsun.

FELİKS : Sana söylenmiyorum ki.

OSCAR : Teşekkür ederim.

FELİKS : Sadece burayı yaşanabilir hale getirmeye çabalıyorum. Seni bu kadar rahatsız ettiğimi fark etmemiştim.

OSCAR : Banyo küvetimin ne zaman  ve hangi marka temizleyici ile dezenfekte edileceğine karar vermek benim hakkımdır…. Demokratik olan da bu değil mi?

FELİX :Zamanını merak ediyordum.

OSCAR : Neyin zamanını?

FELİX : Seni ne   zaman çıldırtacağım anı

OSCAR : Beni çıldırtıyorsun demedim.

FELİKS : Olsun. Aynı şey. Seni rahatsız ettiğimi söyledin.

OSCAR : Beni rahatsız ettiğini söyleyen sensin. Ben böyle bir şey söylemedim.

 FELİX : Peki o zaman ne dedin?

OSCAR : Ne dediğimi hatırlamıyorum. Hem fark eder mi?

FELİKS : Fark etmez. Ben sadece senin söylemeyi düşünüp de söyleyemediklerini tekrar ediyorum.

OSCAR : O zaman düşündüklerimi değil, ne söylediysem onu söyle. Aman allahım kafayı yiyeceğim!

FELÎKS : Gördün mü,bak… Kendin söyledin!

OSCAR :  Tanrım. İnanamıyorum.

FELİX :  Oscar, özür dilerim. Benimle ilgili sorun nedir inan bilmiyorum

OSCAR : Kendini acındırma. Lütfen kendini acındırma. Eğer kavga istiyorsan, edebiliriz. Kavgayı kazanırım, ama acındırma konusunda senin eline su dökemem. Dünyada bu kadar ev arkadaşı dururken, bula bula bu ruh hastasını buldum. (İçini çeker). Neyse, daha kötüsü de olabilirdi.

FELİKS:  Çok haklısın. Sana kalsa çok daha kötü olurdu.

OSCAR : Nasıl yani?

FELİX : Ne demek nasıl? Şişko Murray’le veya sürekli senden şikayet eden Speed’le yaşasaydın daha mı hoşuna giderdi? Unutma ki evin temizliğini ve yemeklerini de yapıyorum. Hem sonra bütçeye de katkım var.

OSCAR : Yaa, sorma.

FELİX :  Hem bir arada eğleniyoruz da. Eğlenmiyor muyuz?

OSCAR : Eğlenmek mi? Televizyonda yemek programı izlemek benim eğlence anlayışıma uymuyor.

 

FELİX : Ne demek istiyorsun yani?

 

OSCAR : Pekala, sen ve ben her gece evde ne yapıyoruz?

.

FELİX : Ne mi yapıyoruz? Akşam yemeğinden sonra mı diyorsun?

OSCAR ; Evet. Senin yaptığın özel soslu bifteğin yendikten, bulaşıklar yıkandıktan, lavabolar ovulduktan  ne yapıyoruz?

FELÎX : Hımmm,  kitap okuyoruz, konuşuyoruz…

OSCAR : Hayır şekerim. Ben okuyorum,  sen konuşuyorsun! Ben çalışmayı deniyorum, sen konuşuyorsun! Ben banyo yapıyorum. Sen konuşuyorsun! Ben yatıyorum sen konuşuyorsun.

FELİX- Oscar, sana yüz kere söyledim. Çok konuştuğumda Kapa çeneni demen yeterli. Alınmam.

OSCAR : Off of. Felix. Hala anlamıyorsun beni.  Sanırım eli ayağı tutan iki yetişkin erkek için yeterince evde oturup, ertesi günkü yemek listesi üzerine tartıştık. Geceleri başka şeyler de yapılır.

FELİX : Ne gibi?

OSCAR : Yani bir iki hafta daha yumuşak bir şeylere dokunmazsam, kötü şeyler olabilir.

 

FELİX : Kadın mı demek istiyorsun?

OSCAR : Açık açık söylememi istiyorsan, Evet,  kadın.

FELİX : Biliyor musun, sana komik gelecek belki ama, bir haftadır kadınlar aklıma bile gelmedi.

OSCAR : İstersen aşağıya inip sana bir kaç dergi alayım. Ya da Erotik film falan ha?

FELİX : (Mutfakta bulaşık yıkamaktadır) Ne demek istiyorsun?

OSCAR : (Sehpadan sigara alır) Bir gecemizi de başkalarıyla geçirelim demek istiyorum.

FELİX– Yanı kızlarla mı çıkalım?

OSCAR : Evet.

FELİX– Ben yapamam.

OSCAR– Neden?

FELİX– Sana göre hava hoş. Sen boşandın. Ama ben hala evliyim.

OSCAR– Boşanmadan da kaçamak yapılabilir.

FELİX: Beni niye yanında istiyorsun ki? Tek başına gidemiyor musun?

OSCAR-Çünkü yemekten sonra kızla eve gelebiliriz. Seni bulaşık yıkarken  bulursak her şey mahvolur.

FELîX : Ben bir hap alıp yatarım.

OSCAR– Niye kızla olabilecekken hap alıyorsun?

FELİX– Elinde bir sinek aeresolüyle mutfaktan çıkar, odaya püskürtür) Çünkü kendimi suçlu hissederim. Bu sana anlamsız gelebilir ama ben öyle hissederim. (Aeresolü bara bırakır ve kirli tablayı mutfağa götürür)

OSCAR- İstersen kızla mutfağa girer, çilekli pasta yaparsın. Bütün gece Dayen’in adını ezber etmekten iyidir. Bir gece de başka bir kadınla konuş.

FELÎKS : Ama kimi arayabilirim? Tanıdığım tek arkadaşı olmayan kız sekreterim. Onun da benden hoşlandığını sanmıyorum.

OSCAR– Orasını bana bırak. Bu apartmanda oturan iki kız kardeş var…İngiliz kızlar. Biri dul, öteki boşanmış. Çok güler yüzlü kızlar.

FELİX : Nerden biliyorsun?

OSCAR: Geçen hafta asansörde tanıştık. Hangisiyle görüşeyim karar veremiyordum.

FELİX– Tipleri nasıl?

OSCAR– Merak etme. Seninki çok güzel.

FELİX : Merak etmiyorum. Hangisi benimki?

OSCAR: (Rehbere bakarak) Boşanmış olanı.

FELİX : Niye boşanmışı ben alıyorum?

OSCAR–  Benim için fark etmez- Dulu mu istiyorsun?

FELİX : Hayır, dulu da istemem. Hatta boşanmışı da istemiyorum. Sırf senin için yapıyorum bunu.

OSCAR– Bak, Hangisini istiyorsan onu seç. Kapıya geldiklerinde beğendiğini göster. Benim için fark etmez. Ben sadece biraz eğlenmek istiyorum.

FELİX : Tamam, tamam.

OSCAR : Tamam deme. Bana söz vermeni istiyorum. Eğlenmeye gayret edeceksin. Lütfen Felix, bu önemli. Söz ver.

FELİX – Söz veriyorum. Merak etme.

OSCAR – Bak, Taksi paralarını deftere yazmak yok.

FELİX-Tamam, yok.

OSCAR – Kızlara  Dayen demeyeceksin. İsimleri Gwendolyn ve Cecily.

FELİX – Dayen yok. Gwendolyn ve Cecily

OSCAR –  Ağlamak, iç çekmek, yakınmak, dertlenmek de yok.

FELİX – On ikiye kadar gülümserim.

OSCAR – Hepsinden önemlisi, geçmişten söz etmek yok. Sadece yaşadığımız an.

FELİX– Sadece yaşadığımız an.

OSCAR – İşte yeni Feliks.  Bir gece de yaşadığımızı hissedelim be. Akşam yemeği için nereye gidelim?

FELİX – Lokantaya mı gideceğiz? Dördümüz ? Servet tutar.

OSCAR – Canım, deterjan parasından kısarız. Bir kaç gün çorapsız dolaşırız.

FELİX –  Ama bu, parayı sokağa atmak demek. Bu kadar zengin değiliz.

OSCAR – Eee, ne yapacağız o zaman?

FELİX- Yemeği burada yeriz.

OSCAR – Burada mı?

FELİX –  Yemekleri ben yaparım. 30-40 dolar cebimizde kalır.

OSCAR –  Nasıl eğleneceğiz ki?  Bütün gece mutfakta olacaksın

FELİX– Hayır, oğleden sonra her şeyi hazırlamış olurum.

OSCÂR –  Off of. Yeni Felixe ne oldu? Hani değişmiştin? Kimi arıyorsun?

 

FELİKS : Dayen’i. Londra usulü şiş ızgara tarifi alacağım. Kızlar çıldıracaklar.

 

 

                                                       II SAHNE

Bir kaç gün sonra. Akşam saat, sekiz civarı. Sahnede kimse yoktur. Yemek masası lokanta vitrinini andırmaktadır. 4 kişilik servis hazırlanmış, beyaz masa örtüsü serilmiş, mumlar ve şarap ‘bardakları özenle yerleştirilmiştir.  Giriş kapısı açılır ve Oscar, omzunda ceketi, elinde de kahverengi kese kağıdına sarılı bir şişe şarapla içeri girer. Mutfaktan gelen sesleri -mutlu bir ifadeyle- dinler. Paketi masaya, ceketini de iskemleye koyar.

 

OSCAR : (Müzikal bir tonla) Ben geldim şekerim! Harika, tek kelimeyle harika. Eveeet, mutfakta da harika şeyler oluyor. (Sevinçle ellerini ovuşturur) Evet, hiç şüphesiz ben dünyanın en şanslı adamıyım. Feliks gelir. Belinde önlük, başında bir fiyonk vardır. Elinde de kepçe vardır. Sessizce Oscar’a bakâr). Şarabı aldım. Porto-Biraz tuzlu ama olsun. Bu hafta işe yürüyerek gideriz. (Felix suratını asmış sessizce oturmaktadır) Şaka şaka. Felix… Gerçekten büyük iş becermişsin. Biraz da ışıkları alırsak süper olacak. (Duvardaki aplikleri kapatır. Kitaplıktaki pikaba gider ve birkaç plak seçer) İngiliz şişiyle Mancini mi yoksa Sinatra mı daha iyi gider? (Felix önüne bakmaktadır) Felix ne oldu? Ne oldu? (Elindeki plakları bırakır) Bir şey oldu… Konuşma şeklinden anladım. (Banyoya girer, traş losyonuyla çıkar, yüzüne sürer) Pekala Felix? Ne oldu?

FELİX : Ne mi oldu? Önce saatin kaç olduğundan başlayalım.

OSCAR : Kaç mı? Bilmem… Yedi buçuk.

FELİX : Yedi buçuk mu? Sekiz de şuna.

OSCAR – (Losyonu sehpaya bırakır) Tamam, sekiz diyelim.Eee, ne olmuş yani?

FELİX : Ne mi olmuş? Saat yedide evde olacağını söylemiştin.

OSCAR : Öyle mi demiştim?

FELİX : (Başıyla onaylar) Öyle dedin. ‘Saat yedide evde olurum’ dedin.

OSCAR : Olabilir. Şimdi de  saat sekiz.  Ne var bunda?

FELİX – Madem gecikecektin, niye beni aramadın?

OSCAR – Meşguldüm. Arayamadım.

FELİX : Bir telefon edemeyecek kadar meşguldün ha? Neredeydin?

OSCAR : Bürodaydım, çalışıyordum.

FELİX –  Çalışıyormuş, off  Oscar

OSCAR – Evet çalışıyordum.

FELİX : Yedide büronu aradım ama yoktun.

OSCAR : Yoldaydım. Trafik berbattı.

FELİX : Ne zamandan beri bardan eve taksiyle geliyorsun?

OSCAR – Bir dakika bekler misin? Bu konuşmayı kaydetmek istiyorum. Yoksa kimse bana inanmaz.. Şimdi sen, yemeğe gecikirsem, sana haber vermem gerektiğini mi söylüyorsun?

 

FELİX : Bu öylesine bir yemek değil. Ve sen karının nafakasını ödeyebilesin diye ben saat ikiden beri köle gibi çalışıyorum.

 

OSCAR : Felix, şimdi çıngar çıkarmanın zamanı değil. Kızlar her an gelebilir.

FELİX : Yani onlara sekizde burda olmalarını söyledin öyle mi?

OSCAR – Ne dediğimi hatırlamıyorum. Yedibuçuk ya da sekiz, ne fark eder ki?

FELİX : Anlatayım küçük bey. Sen bana yedi buçukta gelecekler demiştin. Sen de yedide gelip, ordövr hazırlamama yardım edecektin. Onlar yedi buçukta geleceklerdi ve birer aperatif alacaktınız. Saat sekizde de yemeğe oturacaktık.. Şu anda saat sekiz. Yemeğim mahvoldu. Hemen yenmezse soğuyup,  kupkuru bir şey olacak.

OSCAR – Off, allahım sen bana yardım et.

FELİX  – Sana yardım etmesin, eti kurtarsın. Çünkü şu anda suyunu çekmekte olan o ete tam 9 dolar-35 sent verdik.

OSCAR –  Sonradan ısıtamaz mısın?

FELİks : Sen beni sihirbaz mı sanıyorsun?

OSCAR : Ne bileyim. Öylesine konuşuyorum işte. Peki et suyu ekleyemez misin?

FELİX – Et suyu mu? Bu saatte et suyunu nerden bulayım?

OSCAR : Ne bileyim. Ben sadece bir öneri getireyim dedim.

FELİX – Öneri ha? (Kepçeyi sallar) Ben bu eve gelip sana gösterinceye kadar mutfağın yerini bile bilmiyordun.

OSCAR : Benimle konuşurken kaşığı bırak.

FELİX- Kaşık mı? Seni aptal cahil. Buna kepçe denir. Kepçe. olduğunu bile bilmiyorsun.

 

OSCAR : Tamam Felix, kendine gel.

 

FELİX : Kolay sanıyorsun, değil mi? Hadi git. Mutfak senin. Git yarım saat gecikmiş Londra Kebabı yap.

OSCAR- Kalkmış şu adamla et suyu üzerine münakaşa ediyorum. Aman tanrım.

FELİX – (Fırlar) Geldiler işte. Artık bir testere bulup eti keserim. Bu yemeğin sorumluluğunu üzerime almıyorum. Onlara her şeyi anlatacaksın.

OSCAR : Tamam, tamam. Saat tam sekizde geldiğimi fotoğraflarla belgelersin. Şimdi o aptal önlüğü çıkar çünkü kapıyı açıyorum.

FELIKS  : Bu senin için yaptığım son yemek olacak. Aptal şey.

OSCAR: Tamam mı? Bitti mi?

FELİKS : Bitti.

OSCAR : O halde gülümse. Merhaba!

GWENDOLYN – (Oscara) Merhaba.

CECİLY (Oscar a) Merhaba.

GWENDOLYN : Umarım gecikmemişizdir?

OSCAR : Yo. Zamanlama mükemmel. Hadi girsenize. Felix, seni iki güzel arkadaşımla tanıştırayım. Gwendolyn ve Cecily..

CECİLY  (Yanlış söylediğini eliyle belirterek} Cecily ve Gwendolyn.

OSCAR – Ah, evet. Cecily ve Gwendolyn.. Eee.. Siz söylemeyin. Haris miydi? Hayır, hayır Golding?

GWENDOLYN : İkiside değil. Pidgeon

 

OSCAR : Pigeon. Tamam. Cecily ve Gwendolyn Pigeon.

GWENDOLYN : (Oscara) Pidgeon derken *c* harfini vurgulayacaksınız.

OSCAR : Bir dahakine unutmayız. Cecily ve Gwendolyn, sizi ev arkadaşım ve bu gecenin şefi Felix Ungar’la tanıştırayım.

CECİLY : Memnun oldum.

FELİKS ;  Memnun oldum.

GWENDOLYN : Nasılsınız?

FELİX : Teşekkür ederim

OSCAR : Eveeet, Neden oturmuyoruz?

CECİLY :Tabii. Ne güzel, ne düzenli bir ev değil mi Gwen?

GWEN: Çok sevimli. Bizimkinden çok daha güzel. Yardımcınız var mı?

OSCAR : Eee, evet. Her gece gelen bir erkek yardımcım var.

CECİLY : Ne şanslısınız.

OSCAR :Eveet, ne güzel değil mi? Dün Felix’e nasıl tanıştığınızı anlatıyordum..

GWEN ; Felix kim?

OSCAR :  O

GWEN : A, evet, elbette. Özür dilerim.

CECİLY : Biliyor musunuz, bu sabah yine aynı şey oldu.

OSCAR : Ne oldu? .

GWEN : Asansörde kaldık gene.

 

OSCAR : Gerçekten mi? Yalnız mıydınız?

. ..

CECİLY : Bir de yaşlı bay Kessler. vardı

OSCAR : Hadiii!  Bir şey oldu mu?

GWEN : Maalesef hiçbir şey.(Gülerler iki kız kardeş)

CECİLY : Burası bizim evden çok daha soğuk ama.

GWEN : Bizim cephe Afrika gibi ısınıyor.

CECİLY : Dün gece çok berbat bir sıcak vardı. Gwen’le buzdolabının kapısını açıp, önünde oturmak zorunda kaldık. Düşünebiliyor musunuz?

OSCAR : Hım…Çalışıyorum.

GlvEN : Geceleri uyumak imkansız. Ces’le ne yapacağımızı bilmiyoruz gerçekten.

OSCAR : Niye klimayı açmıyorsunuz?

GWEN ; Klimamız yok ki.

OSCAR : O, anlıyorum. Ama bizde var.

GWEN : Aa,gerçekten mi? (Cecily’ye) Biz de alalım demiştim. Demedim mi?.

FELİX : Acıkmadık mı?

OSCAR : Henüz değil

FELİX : Bence tam zamanı.

OSCAR : Hayır, değil. Eminim, hanımlar önce bir aperatif almak isterler. (Kızlara) Öyle değil mi hanımlar?

GWEN : Benim için fark etmez.

CECİLY : E, bilemiyorum ki. (Oscar’ a) Ne var?

FELİKS :   İngiliz şişi.

OSCAR : (Felix’e) Aperatif olarak soruyor. (Cecily’ye) Her şeyimiz var. Olmayanları da yaratırız. Emredin.

CECİLY : Eee, bir duble votka.

GWEN : Cecily, yemekten önce olmaz.

CECİLY : (Erkeklere) Ah. Ablalar. Annelik yapmaktan hiç vazgeçmiyor. (Oscara) Alkolü az olsun.

OSCAR Az votka! Annelerin en güzeli ne arzu ediyor?

GWEN – Eee, ben soğuk bir şeyler istiyorum.  Bir duble buzlu Drambuie.

OSCAR – Hemen…

FELIKS : Nereye gidiyorsun?

OSCAR : Mutfağa. İçki koymaya.

FELİX;  Mutfağa mı? Ben ne yapacağım?

OSCAR : Oradan buradan muhabbet aç işte (Mutfağa girer)

FELİKS : Ete bakmayı unutma. Oscar kardeş olduğunuzu söyledi

CECİLY VE GWENDOLYN : (Birlikte) Evet

 

FELİX : İngiliz misiniz?

CECİLY VE GWENDOLYN : (Birlikte) Evet

FELİKS : Anlıyorum…Biz  kardeş değiliz.

CECİLY VE GWENDOLYN : (Birlikte) Evet, biliyoruz.

FELİKS : Ama benim kardeşim var. Buffalo’da doktorluk yapıyor. New York yakınlarında.

CECİLY VE GWENDOLYN : (Birlikte) Evet, biliyoruz.

FELİKS : Demek kardeşimi tanıyorsunuz?

CECİLY VE GWENDOLYN : (Birlikte) Hayır. Buffalo’nun New York’un yakınlarında olduğunu biliyoruz.

FELİX- Ne zamandır bu ülkedesiniz?

CECİLY : Neredeyse Dört yıl olacak

FELİX : Yaa.. Gezmeye mi geldiniz?

GWEN : (Cecily’ye bakar) Hayır, burada yaşıyoruz.

FELİKS : Çalışıyorsunuz değil mi?

CECİLY VE GWENDOLYN : Evet, sekreteriz. Bir sağlık klübünde.

GWENDOLYN : İnsanlar bize vücutlarını teslim ediyorlar.

CECİLY – Biz de harikalar yaratıyoruz.

GWEN : İlgilenirseniz size yüzde 10 indirim yapabiliriz.

CECİLY : Ücretten tabi. Vücudunuzdan değil. (Kahkahalar)

FELİKS ; Evet, anlıyorum. Oscar…İçkiler nerde kaldı?

OSCAR : (Mutfaktan) Geliyorl Geliyor!

 

CECİLY : Siz ne işle meşgulsünüz?

 

FELİX : Özel bir televizyon kanalına haber metni yazıyorum.

CECİLY :  O, ne güzel.

GWEN :  Fikirleri nerden buluyorsunuz?

 

FELİX  : Haberlerden.

GWEN : Evet, tabii. Ne aptalım.

CECİLY – Belki haberin birinde bizden de bahsedersiniz.

FELİX –  Görülmeye değer şeyler yaparsanız belki bahsederim.

CECİLY – Görülmeye değer şeyler yaparız bazen ama bunu herkesin görmesini pek istemeyiz değil mi Gwen? (Birbirlerine erotik bir şekilde dokunurlar)

FELİX –  Oscar!

OSCAR : Tamam, tamam.

FELİX : Ev o kadar büyük ki, insan bazen bağırmak zorunda kalıyor.

GWEN : İki bekar yaşıyorsunuz değil mi?

FELİX : Bekar mı? Haa, bekar! Biz bekar değiliz. Boşandık. Yani Oscar boşandı. Ben de boşanmak üzereyim. Ne kötü değil mi? Bence insanlığa aykırı bir şey. Siz de öyle düşünmüyor musunuz?

CECİLY : Evet, gerçekten de öyle.

GWEN : Neyse artık hepsi geçmişte kaldı. Eee, çok özür dilerim, isminizi unuttum da.

FELİX – Felix..

GWEN : Ah, tabii, Felix

CECİLY – Kedi ismi gibi.(Gülerler)

GWEN : Evet Ses ve güvercinlerin kedilerden uzak durması gerekir, değil mi? (Gülerler

FELİX – (Cüzdanından bir fotoğraf çıkarır) Ayrılığın en kötü yanı da bu.

CECİLY : (Resme bakar) Çocukluk resminiz mi?

FELİX : Hayır, küçük oğlum ve kızım. (Cecily, resmi Gwen’e verir, Cecily çantasından bir gözlük alır, takar) Oğlan yedi, kız beş yaşında.

CECİLY : (Resme yeniden bakar) Ne tatlı.

FELİX : Anneleriyle yaşıyorlar.

GWEN : Sürekli burnunuzda tütüyorlardır.

FELİX –  Onlardan ayrı kalmaya dayanamıyorum.

CECİLY– Ne zaman görüyorsunuz onları?

FELİX – Her gece. Hafta sonları alıyorum. Tatillerde de beraber oluyoruz. Temmuz ve ağustosta benimle kalıyorlar.

CECİLY : Yaa..Peki ne zaman özlüyorsunuz?

FELİX : Orda olmadığım her an. Her sabah evlerine gidip kahvaltılarını hazırlamak isterdim ama okula erken gidiyorlar. Benim Fransız usulü tostumu çok severler de.

GWEN – Siz kendinizi çocuklara adamış muhteşem bir babasınız.

FELİX -Asıl muhteşem olan Dayen.

CECİLY : Kızınız mı?

FELİX : Hayır, anneleri. Karım.

GweN : Boşandığınız karınız?

FELİX : (Başıyla onaylar) Onları çok güzel yetiştirdi.. Her zaman kibardırlar, güzel konuşurlar. ‘Ha demezler, Efendim derler. Hepsi karımın sayesinde. O öyle muhteşem bir kadındır ki.. Aman bunları size neden anlatıyorsam?

CECİLY – Hayır, gururlanmakta haklısınız. İki güzel çocuğunuz ve muhteşem bir eski karınız var.

FELİX : (Aynı duygusallıkla) Biliyorum, biliyorum. (Cecily’e başka bir fotoğraf gösterir) İşte o. Dayen.

GWEN : (Resme bakar) Çok güzel, güzel bir kadın. Güzel değil mi Cecily?

CECİLY – Evet, çok güzel.

 

FELİX : (Resmi alır) Teşekkür ederim. (‘Başka bir resim gösterir) Bu da güzel değil mi?

GWEN : (Bakar) Bu resimde kimse yok

FELİX – Burası bizim oturma odamız. Evimiz çok güzeldi.

GWEN : Evet, güzel, çok güzel.

CECİLY : Fenerler de güzelmiş.-

FELİX ; Teşekkür ederim (Resmi geri alır) Fenerleri Balayımızda Meksika’dan almıştık. (Resme bakar) Akşamları eve koşardım(Ağlamaklı) Evim, benim bütün hayatimdi. Karım, çocuklarım ve evim. (Kendini iyice koyverir ve ağlar)

CECİLY :  Fenerler şu an karınızda mı?

FELİX : (Başıyla onaylar) Her şeyi ona bıraktım. Hiç bir şey eskisi gibi olamaz..Pardon. Affedin lütfen.  Sizi üzmek istemezdim.

GWEN : Utanmanız gereksiz. Bence bir erkeğin ağlayabilmesi çok ender rastlanan bir meziyettir.

FELİX : (Elleriyle gözlerini kapar) Lütfen… Bu konudan bahsetmeyelim.

CECİLY : Bence çok hoş bir şey. Gerçekten. (Biraz çerez alır)

GWEN ; (Gözleri yaşarmıştır) Bir erkeğin boşanacağı kadından böyle bahset­mesi çok yüceltici bir şey. Ah, canım. (Mendil çıkarır) Bana zavallı Sidney’i hatırlattınız.

CECİLY : Gwen, lütfen yapma.

GWEN : Aslında evliliğimiz ilk başlarda iyi gidiyordu. Senle George gibi değildik.

CECİLY : Doğru. Georgla ben hiç bir zaman mutlu olamamıştık. Tek bir gün bile.

FELİX : Çok saçma değil mi?

GWEN: Niye böyle oldu anlayamıyorum. Bir kaç dakika önce kendimi çok iyi hissediyordum.

CECİLY : On dört yaşımdan beri ağlamamıştım.

FELİX : Rahatlarsınız, ağlayın.. Ben hep yaparım.

GWEN : Ah canım; ah

OSCAR : Keyfiniz yerinde mi?.. Ne oldu? Kahretsin ne oldu burada?

FELİX – Hiç bir şey. Hiçbir şey.

OSCAR – Nasıl hiçbir şey? Üç dakika çıkıyorum. Geldiğimde karşılaştığım manzaraya bak.

FELİX-  Oscar, yine başlama lütfen.

OSCAR – Seni beş dakika yalnız bırakamıyorum. Gerçekten ağlamak istiyorsan, mutfağa git de yemeğine bak.

FELİX : Aman allahım. Beni neden çağırmadın? Haber ver demiştim.

OSCAR – (Cecilye içkisini uzatır) Özür dilerim hanımlar, sizi Felix hakkında uyarmayı unuttum. 0 yürüyen bir acıklı filmdir.

GWEN : Bence şimdiye dek tanıştığım  en tatlı insan.

CECİLY : Çok duygulu, kırılgan (İçkiyi alır) İnsanın  sarılıp teselli edesi geliyor.

OSCAR : Mutfaktan çıkınca gerçekten de teselliye ihtiyacı olacak.

FELİX –  Ben aşağıdaki şarküteriye gidiyorum. Birazdan dönerim.

OSCAR –  Dur canım. Hemen gitme. Belki de çok kötü değildir. Bir bakalım.

FELİX- (Tavayı gösterir) İşte, bak! (Kızlara) Gidip biraz meze falan alayım.

OSCAR – (Tavaya bakmaya çalışarak) Dur biraz. Belki o kadar kötü değildir. Bakabilir miyim?

FELİX – Boş versene sen. Kömür gibi olmuş. Aşağıdan bir şeyler alırım

OSCAR – Bakamaz mıyım?

FELİX : Hayır, bakamazsın!

OSCAR : Niye bakamıyorum?

FELİX : Daha önce saatine bakacaktın… Artık çok geç! (Mutfağa geri döner)

CECİLY : İsterseniz Çin lokantasına gidelim?

OSCAR : Harika bir fikir.

GWEN : Benim daha iyi bir fikrim var. Niye mutfağa girip yeni bir yemek yapmıyoruz?

OSCAR : Bu daha harika bir fikir.

FELİX : Bütün tencereleri kullandım.

CECİLY – 0 zaman bizim eve geçeriz. Sürüyle konservemiz var.

OSCAR : (Neşeyle) Şimdiye kadar duyduğum en harika fikir.

GWEN -Tabii bizim ev şimdi çok sıcaktır. Üstünüze hafif bir şeyler geçirin.(Gülerler)

 

OSCAR : (Gülümseyerek) Hiç merak etmeyin.

CECİLY – (Kanapeden çantasını alır) Bize 5 dakika verin. Masayı hazırlayalım.

OSCAR : Şunu 4 dakikada yapamaz mıyız? Birden çok acıktığımı fark ettim.

 

GWEN : Şarabı unutmayın.

CECİLY : Tirbüşonu da.

GWEN : Felixi de.

OSCAR ; Felixi hiç unutabilir miyim?

CECİLY : Ta, ta                                                                                                    ,

OSCAR : Ta, ta

GWEN : Ta, ta.

OSCAR – Ta ta, ta ta , ta ta…Felix, seni seviyorum. O yemeği yakmakla bize cennetin kapılarını açtın. Hadi buz kovasını al. Picciynler hazır olun, biz geliyoruz.

FELİX : (Hareketsiz oturmaktadır) Ben gelmiyorum!

OSCAR : Ne?

FELİX – Ben gelmiyorum dedim.

OSCAR :  Sen aklını mı kaçırdın? Bizi orda neler bekliyor biliyor musun?  Geceyi geçirmek için iki İngiliz pilicin sıcak evlerine davet ediliyorsun ve gelmiyorsun. Bu da ne demek?

FELİX Ben onlarla nasıl konuşacağımı bilmiyorum. Söyleyecek söz bulamıyorum. Biraz önce Buffalo’daki kardeşimi anlattım. Artık anlatacak bir şey kalmadı.

OSCAR – Felix, onlar senin için çıldırıyorlar. Bana söylediler. Hatta biri sana sarılmak istiyor. Bu işlerde benden daha iyisin. Git buz kovasını al. Hadi, çabuk ol.

FELİX : Anlamıyor musun? Ağladim… İki kadının önünde zırıl zırıl ağladım.

OSCAR : (Durur) İyi ya işte. Onların da hoşuna gitmiş. Hem duymadın mı? Üzerinize hafif bir şeyler alın dediler. Anlasana…Bu buluşmanın sonu nerde bitecek belli değil mi? Yaşadık dostum yaşadık..Ohhh, tanrım(Erotik çağrışımlar yapacak hareketler yapar)

FELİX – Oscar, bilmen gereken bir şey var. Ben duygusal olarak halâ Dayen’e ve çocuklara bağlıyım.

OSCAR – Canım, bir gece olsun bağını koparsan dünya mı yıkılır?

FELİX : Artık bu konuyu tartışmak istemiyorum. Bulaşıkları yıkamalıyım.

OSCAR : Bana bak. Ya hemen gelirsin, ya da o yağlı tencereleri kafana geçiririm.

FELİX – (Mutfaktan) Gelmiyorum! Gelmiyorum.

OSCAR –  Ben iki kızla n’aparım? Feliks, lütfen bana bunu yapma. Seni asla affetmem.

FELİX: Ben gelmiyorum.

OSCAR : Pekala, allahın cezası. Ben de sensiz giderim(Pencereye gider, perdeleri çeker ve pencereyi sonuna kadar açar, sonra dış kapıya gider) On ikinci kat, 11 değil.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

IV . SAHNE

 

Ertesi akşam, saat 7.30 civarı. Oda poker oyununa hazırlanmıştır. Masaya mutfaktan iskemleler ilave edilmiş, ikili kanepe pencere kenarına çekilmiştir. Felix yatak, odasından elinde bir elektrik süpürgesiyle çıkar. Halıyı temizlemeye koyulur. Masanın çevrisini temizlerken, kapı açılır ve Oscar, başında yazlık şapkası, elinde bir gazeteyle içeri girer. Başını sallayarak temizlik yapan Felixe bakar. Felix’in arkasından geçer, şapkasını kanepenin yanındaki; sehpaya bırakır ve yatak odasına geçer. Felix, Oscar’ın .gelişini fark etmemiştir. Aniden elektrik süpürgesi durur. Oscar yatak odasından makinanın fişini çekmiştir. Felix, bir kaç kez süpürgenin düğmesine basar, sonra yatak odasına yönelir, bu sırada Oscarın şapkasını görür ve geldiğini anlar. Oscar yatak odasından çıkar, cebinden bir sigara çıkarır, ambalajını açar ve kağıdı yere atar. Felix’in önünden geçer,. Ayakkabılarıyla kanepenin üzerine çıkar, yastıkların üzerine basarak kanapede zıplar. Kanapeden atlar bir ayağını koltuğa koyar, kanapeye oturur, kanepenin yanındaki tahta sehpadan kibrit kutusu alır, kibriti sehpaya sürterek sgarasını yakar, çöpü halıya atar ve arkasına yaslanıp gazetesini okumaya başlar. Felix, bütün bunları-Çaresiz seyretmiştir. Sonra sigara ambalajını ve kibrit çöpünü yerden alır . Oscar’ın şapkasının içine atar. Tozlanan ellerini silkeler ve süpürgeyi kordonunu yerde sürüyerek mutfağa götürür. Oscar, şapkasının içindeki çöpü alır ve sehpadaki izmarit dolu tablanın içine atar, sonra tablayı yere atar. Yine gazetesini alır. O sırada Felix elinde bir tepsiyle mutfaktan çıkar. Tepside dumanı tüten bir tabak makarna vardır. Oscarın arkasından masaya geçerken yemeğin kokusunun nefis olduğunu belirtircesine koklar ve kokuyu Oscar’a da duyurmak amacıyla Oscara yaklaşır. Felix oturup yemeye başlayınca, Oscar kalkar, bardan böcek öldürücü aeresolü alır ve masaya, özellikle de Felix’in bulunduğu tarafa püskürtür, sonra spreyi yanına alır ve gazetesine döner.

 

FELİX :       (Tabağı    iteler) Pekala. Bu daha ne kadar sürecek?

OSCAR :    (Gazete    okumaktadır) Bana mı diyorsun?

FELİX : Evet, sana dedim.

OSCAR : Ne dedin?

FELİX : Hayatının sonuna kadar benimle küs mü kalacaksın dedim. Eğer öyleyse kendime bir radyo alacağım. (Cevap yok) Evet(Cevap yok) Sen bilirsin. Bu oyun iki kişiyle oynanır, bundan böyle ben de seninle konuşmayacağım. (Cevap yok) Bazen ben de çocukça hareketler yapabilirim. (Cevap yok) Sen konuşma­dığın sürece ben de seninle konuşmayacağım

OSCAR :     Öyleyse kapa şu çeneni.

FELİX :       Bana mı   dedin?

OSCAR : Dün gece son şansını kullandın. Benimle yukarı gel diye yalvardım sana. Ama.. Bundan böyle tek kelime duymak istemiyorum. Sus. Uyarıyorum seni bak.

FELİX : (Oscara bakar) Emredersin.

OSCAR –  Arka kapının anahtarı burada. Arka kapıdan girip doğru kendi odana geçersin. Aksi halde senin için kötü olur. (Kanapeye oturur)

FELİX : Ne demek istediğini pek anlayamadım.

OSCAR – Açıklayım. Gözüme gözükme.

FELİX : Sanırım ciddisin? Sanırım gerçekten çok ciddisin-Ciddi misin?

OSCAR : Burası benim evim. Bu evdeki her şey de bana ait. Burada senin olan tek şey sensin. Onun için kendi odanda otur ve duvarlarla konuş.

FELİX – Ciddisin… İyi, o zaman ama kiranın yarısını benim ödediğimi hatırlatmama izin ver.

OSCAR –  Nereye gidiyorsun?

FELİX : Yatak odana

OSCAR : (Gazeteyi yere fırlatır) O odaya adımını bile atamazsın.

FELÎKS : (Sinirli) İstediğimi yaparım. Buraya ayda yüz yirmi dolar ödüyorum

OSCAR : 0 fiyat ölü sezon içindi. Yarından itibaren kira günde 12 dolar oluyor.

FELÎKS : Pekala (Cebinden kağıt para çıkarır ve masanın üzerine atar) Al bakalım. Bugünkü kiram ödenmiştir. Şimdi senin yatak odanda dolaşmaya gidiyorum.

OSCAR –  Benim odama giremezsin! Burda yaşamak istiyorsan benim gözüme görünme. Sesini duymak istemiyorum. Yemek kokusu iste­miyorum! Anlaşıldı mı? Şimdi git, poker masamdan spagettini kaldır.

FELİX :  Ha! Ha, ha!

 

OSCAR : Komik olan ne ?

FELİX : 0 spagetti değil bir kere, linguini canım.

OSCAR : Şimdi çöp oldu!

FELİX – (Dehşetle Oscara bakar) Sen delisin! Ben gergin bir insan olabilirim ama sen  Delisin!

OSCAR : Ben deliyim, Öyle mi?

FELİX : 0 çöpü asla temizlemem.

OSCAR : Umarım.

FELİX : Ben temizlemeyeceğim. O senin pisliğin.  Git de bak… Duvarlar berbat olmuş.

OSCAR : (Mutfak kapısından bakar) Ben çok beğendim. Gayet şık olmuş.

FELİX –  (Patlar) Orda öylece bırakacaksın değil mi? Kararıp sertleşinceye kadar. Kahrol emi. Şu iğrençliğe bak. Tamam, tamam. Sen kazandın.  Ben temizlerim.

OSCAR – (Mutfaktan) Bırak dedim! Öylece kalsın. Dokunursan burnunun üstüne yumruğu yersin.

FELİX – Oscar, sanırım bir sakinleştirici alsan fena olmayacak.

OSCAR – Odana git! Duyuyor musun? Odana git! Bu gece hayatta kalmak istiyorsan beni bağlayıp, kapı, pencere ne varsa kilitlemen gerekecek.

FELİX 🙂 Pekala Oscar, Bilmek istiyorum. Ne oldu?

OSCAR : Ne mi oldu?

FELİX : Evet, ne? Seni bu hale getiren nedir? Yanlış bir şey mi yaptım?

OSCAR : Yok canım, sen hiç yanlış yapar mısın?

FELİX : Peki nedir? Yemek mi? Ağlamam mı? Temizlik mi?

OSCAR : (Felix’e doğru gider) Hepsi. Yemek pişirmen, temizlik yapman, ağlaman, gece rüyanda konuşman, sabahın ikisinde işe gitmek için hazırlık yapman.…Artık   dayanamıyorum Feliks, çatlayacağım. Yaptığın her şey sinirime dokunuyor. Burda olmadığın zaman bile gelince yapacağın işleri düşünüp sinirleniyorum. Ya yastığımın altına küçük notlar bırakman? Sana yüz kere söyledim, yastığımın altına not bırakılmasından nefret ederim dedim. (Bir not çıkarır cebinden) Evde mısır gevreği kalmadı. F.U. F.U’nun Feliks Ungar olduğunu keşfetmem 3 saat sürdü. Senin suçun yok Felix. Bu kokuşmuş bir birliktelik.

 

FELİX : Anlıyorum.

OSCAR – Hele dün gece her şeyin üstüne tuz biber ektin…Dün gece bir faciaydı.

FELİX –  Dün gece ne oldu ki? Yemeği mi kastediyorsun?

OSCAR : Hayır, O iki piliçten bahşediyorum. 0 kızları ne güzel ayarlamıştım…Ama bütün gecem çay içip senin hayat hikayeni dinlemekle geçti.

FELİX – (Yerinden fırİar) Eveeet. Bütün sorun buymuş. Demek bütün gecenin içine ettim.

OSCAR : Onları öyle bir hale soktun ki, gidip kendilerini uçurumdan atmadık­larına şaştım doğrusu.

FELİX :Gene suçlu benim değil mi? Ben seni uyarmıştım. Onları davet etme demiştim.

OSCAR –  İndir o parmağını aşağı.

FELİX : Pekala Oscar. Artık vazgeç benden. Bırak.

OSCAR : Ne oldu? Kızdın mı? Sigaramın külünü çırptığın kekin hamuruna düşürdüğümden beri bu kadar kızdığını görmemiştim.

FELİX –  Şapşallık yapıyorsun.

OSCAR – Ben mi? Bana mı şapşal dedin?

FELİX – Dedim. Dahası da var. Aynı zamanda kaypaksın da.

OSCAR – Devam et, İyi gidiyorsun.

FELİX – Hepsi bu kadar.

OSCAR : İyi. Şimdide ben söyleyeyim… Altı ay bu dairede tek başıma oturdum. Bu koca evde yapayalnız. Bunalmıştım… Sonra sen taşındın yanıma. En yakın ve en iyi arkadaşım. Ve üç haftalık sonucunda sinirlerim iflas etmek üzere. Bak., Bana bir iyilik yap. Mutfağa taşın. Tencerelerinle tabaklarınla, kepçelerinle ve et termometrenle beraber yaşa. Dışarı çıkmak istediğin zaman zili çal ben yatak odasına kaçarım. (Neredeyse ağlayacaktır) Bak, güzellikle söylüyorum. Felix, arkadaşın olarak, yoluma çıkma! (Yatak odasına gider)

FELİX : Halının üstünde yürü, taşlar ıslak. Benden Uzak dur.

OSCAR:Kaçmanın yararı yok Felix. Bu evin her köşesini bilirim.

FELİX– Oscar, mahkemelerde sürünürsün.

FELİX –  Senin problem çözme yöntemin bu mu Oscar?

OSCAR : Çok mu merak ettin? Göstereyim. (Valizi masaya atar) Al işte! Böyle çözerim.

FELİX – (Şaşırır, valize bakar) Nereye gidiyorsun?

OSCAR : (Patlar) Ben değil. Geri zekalı, sen gideceksin. Buradan gitmeni istiyorum. Hemen! Bu gece!(Valizi açar)

FELİX –  Nasıl yani?

OSCAR : Her şey bitti Felix. Bütün Evlilikler gibi. Biz de dağılıyoruz. Anlamıyor musun? Artık burada kalmanı istemiyorum. Pılını pırtını topla,  kurdeleni al ve defol.

FELİX : Yani gerçekten gitmemi istiyorsun.

OSCAR : Gerçekten, şakasız ve hemen. Nereye gideceğin beni ilgilendirmiyor.

Git, Tabiat Tarihi Müzesine taşın. Orda çok rahat edeceğinden eminim. Mısırlı mumyaların tozunu alırsın.  (Kucağında yemek aletleriyle gelir ve aletleri valize atar) Artık özgür olmak istiyorum. (Valizi kapatır) İşte her şeyin burada.

FELİX : Bak her an gidebilirim. Gerçekten gitmemi istiyorsan, giderim.

OSCAR – Öyleyse git. Gitmeni istiyorum. Ne zaman gidiyorsun?

FELİX : Ne zaman gidiyormuşum. Hah. Sen Dayenden daha acelecisin.

OSCAR : Ben de sana Dayen kadar süre tanıyorum. Alışkanlıklarını bozmak istemem.

FELİX : Başka bir deyişle beni kovuyorsun?

OSCAR – Başka bir deyişle değil. Tam anlamıyla. (Valizi alır ve Felixe ; uzatır) Seni dışarı atıyorum.

FELİX : Pekala. Bunu senden duymak istemiştim. Öyle olsun. Allahından bul Oscar.

Lanet olsun sana. Gidiyorum işte.

OSCAR –  Geri almadan gidemezsin.

FELİX – Neyi geri almadan?

OSCAR : Lanetini. Lanet okudun ya az önce. Elbiselerimi sonra alırım. Telefon ederim ya da başka biriyle aldırtırım. Gitsem iyi olacak.

OSCAR : Nereye gideceksin?

FELİKS –  (Kapı aralığında durur ve Oscara bakar) Nereye mi? (Gülümser) Hani seni ilgilendirmiyordu?

OSCAR : Pekala Felix. Sen kazandın. Her şeyi unutmaya hazırım. Sen nasıl istiyorsan öyle olsun. Geri dön Felix, Felix? Felix? Beni böyle bırakamazsın. Ruh hastası. Kendine gel, Oscar. Kendine gel. Gitti işte. Gerçekten gitti. (Başını tutar) Ama yapacağını da yaptı. Beni lanetledi. Ne olduğunu bilmiyorum ama bana bir şeyler oluyor. İnşallah odur. (Kapı çalınır) Allahım inşallah’ Felikstir. Lütfen. Lütfen onu öldürmem için bana bir şans daha ver. (kapıya koşar, acar. Murray ve Vinnie içeri  girer)

MURRAY : Bir şey mi oldu? Feliks aşağı iniyordu. Suratından düşen bin parçaydı.. (Ayakkabılarını çıkarır)

t

VINNIE – Nereye gidiyorsun dedim, Oscar bilir dedi. Nereye gidiyordu?

OSCAR : Ne bileyim hangi cehenneme gittiğini. Kovdum onu. Artık adını duymak istemiyorum.

MURRAY : Gerçekten mi? Ama Feliks

OSCAR- Murray, ne dedim şimdi?

MURRAY – Tamam, tamam Feliks yok.(Mutfağa gider) Yiyecek bişey var mı? Çok açım.(Mutfaktan) Hey, bütün mutfak spagetti olmuş.

OSCAR : Linguini canım.

MURRAY – Öyle mi? Vaaay, Oscar. Linguini ha? Neyse ne..(Elinde bir birayla döner)  E Oscar. Neler olduğunu anlatmayacak mısın? (Kapı çalınır. Roy ve Speed girer)

OSCAR – Ayrıldık. Kovdum onu. Neden kovdum biliyor musunuz? Ama bunu sizin için yaptım. Hepimiz için.

ROY – Nasıl yani?

OSCAR –  (Roy’un yanma gider) Önceleri sadece peçete, kül tablası, sosisli ; marullu sandviçler hazırlıyordu. Ama bu sadece bir başlangıçtı. Cuma gecelerimizi, pokerimizi mahvetmek için bir başlangıç. Git gide azıttı. Gelecek cuma pokere ne hazırlıyordu biliyor musunuz? Tahmin edin bakalım?

VINNIE – Ne?

OSCAR –  Luau. Hawai Luau’su. Domuz rostosu ve kızarmış pirinç. Luau ve Poker. Düşünebiliyor musunuz?

MURRAY – Gene de kovmamalıydın. Hepimiz onun çekilmez biri olduğunu biliyoruz. Ama yine de arkadaşımız. Sokağa atılması hoş değil. Onun için  endişeleniyorum.

OSCAR : Ben endişelenmiyorum. Hem onu sokağa ilk önce ben atmadım ki.

MURRAY : Dayen. Önce Dayen attı. Sen İkincisin. Biliyorum. Bundan sonra kimin yanına gidecekse o da üçüncü olacak. Anlamıyor musunuz? Feliks bu. Atılmayı kendi istiyor.

OSCAR –  Neden?

MURRAY : Neden olduğunu ‘bilmiyorum. Hatta nedenini Onun bile bildiğini sanmıyorum. Ama böyle insanlar var. Afrika’da bütün gün boyunca kafalarına vurup duran koca bir kabile var.

OSCAR : Ama artık onun için endişelenmeyeceğim Neden endişeleneyim ki? O benim için endişeleniyor mu? Şimdi sokaklarda ağlayıp şahane vakit geçiriyordur. Onda biraz insanlık olsaydı bizi rahat bırakır karısına dönerdi. (Kağıtlarını fırlatır) Evet. Poker bitti. Artık oynamak istemiyorum.

SPEED : Bitti mi? Daha başlamadık bile-

OSCAR : (Speed’e döner) Şikayet edeceğinize biraz da Felix’in nerde olabileceğini düşünsenize.

SPEED :  Az önce artık seni ilgilendirmediğini söylemiştin.

OSCAR : (Bağırarak) Ben ilgilenmiyorum. Allah’ın cezası! Ne ilgileneceğim. (Kapı zili çalar) Bu o- Bahse giderim ki o (Diğerleri kapıya koşar- Oscar onları durdurur) İçeri girmesin. Bu eve girmesini istemiyorum.

MURRAY : (Kapıya yaklaşır) Çocuk olma Oscar. Onu içeri almak zorundayız.

OSCAR Onun için endişelendiğimizi anlarsa daha da azıtır. Oturun oyun oynayın. Hiç bir şey olmamış gibi…

MURRAY : Ama, Oscar…

OSCAR – Oturun. Herkes otursun. Hadi, poker oynayın.(Hepsi oturur, Speed. kağıt dağıtır.Vinnie  Kapıya gider.

OSCAR : Pekala, Vinnie, aç kapıyı.

(Vinnie kapıyı açar. Gelen Gwendir)

VİNNİE : (Şaşkın) Aa, merhaba. (Oscar’a) Oscar, o değil.

GWEN î (Soğuk) -Merhaba (Odaya girer)

OSCAR : (Kızın yanma gider) A, merhaba Cecily. Çocuklar, size Cecily Pigeon’u takdim edeyim-

GWEN – Gwendolyn Pidgeon. Lütfen kalkmayın. (Oscar*a) Mr. Madison sizinle bir saniye yalnız görüşebilir miyiz?

OSCAR : Tabii. Gwen ne oldu?.

GWEN : Siz daha iyi bilirsiniz. Feliks’in şeyleri için geldim.

OSCAR : Felix mi? Benim Felix mi?

GWEN : Evet, Felix Ungar. Şu anda bizim evde başına gelenleri kızkardeşime anlatmakta olan o tatlı, zavallı, kalbi kırık Felix Ungar.

OSCAR : Duydunuz mu? Ben meraktan ölüyorum beyimiz de orda Çay ve Sempati durumlarında.

(Cecily yanında gönülsüz duran Feliksi de sürükleyerek, açık kapıdan odaya girer)

CECİLY : (Telaşlı) Gwen, Felix kalmak istemiyor. Lütfen kalmasını söyle.

FELİX : Hanımlar gerçekten çok mahçup oluyorum. Bir otele gidebilirim.(masada oturan arkadaşlarına) Merhaba arkadaşlar.

GWEN : Çok saçma. Size söyledim, bi sürü odamız var, yatağımız da çok rahattır. Öyle değil mi Cecily?

CECİLY : (Başıyla onaylar) Hem de nasıl. Hem klima da aldık.

GWEN : Sokaklarda kalacak yer arayacak olmanız hoşumuza gitmiyor.

FELİX : Ama rahatsız etmeyeyim.

GHEN : Sizin. gibi biri hiç bizi rahatsız edebilir mi?.

OSCAR : Yazılı liste görmek ister misiniz?

GWEN ; (Oscara dönerek) Şimdiye dek yaptıklarınız yetmedi mi, Mr. Madison? (FELİX*e döner) İtiraz istemiyorum. Sadece bir kaç gün. Lütfen Feliks?

 

CECİLY –  Bir yere yerleşinceye kadar.

 

GWEN : Lütfen lütfen evet de Felix.

 

CECİLY – Lütfen kırma bizi.  Çok mutlu olacağız.

FELİKS : (Düşünür)  Madem öyle… Sadece bir kaç gün için.

GWEN : Harika

CECİLY : Şahane

GWEN – (Kapıya gider) Eşyalarını al ve hemen yukarı gel.

CECİLY : Ve aç gel. Yemeği hazırlıyoruz.

GWEN : (Masadakilere) İyi geceler beyler. Oyununuzu kestiğim için özür dilerim.

CECİLY : (Feliks’e) İsterseniz arkadaşlarınızı da davet edebilirsiniz.

GWEN : Geç kalma, yemekler 15 dakikada hazır olur.

FELİX : Gecikmem.

GWEN : Ta, ta.

CECİLY : Ta, ta.

FELİKS : Ta, ta.

SPEED :(Diğerlerine) Size söylemiştim. Hep böyle işe yaramaz adamlar kazanır.

MURRAY : Vay beee. Ne güzel kızlar.

ROY : Gerçekten de onlarda kalacak mısın Felix?

FELİKS –  Sadece bir kaç gün. Kendime bir yer buluncaya kadar. Hadi bakalım beyler, hoşçakalın. Artık küllerinizi halıya silkebilirsiniz.

 

OSCAR : Bana teşekkür etmeyecek misin Feliks?

FELİKS : (Kapı ağzında durur) Niçin?

OSCAR : Senin için yaptığım iki büyük şey için; seni içeri aldım ve dışarı attım.

FELİKS :Haklısın Oscar. Çok teşekkür ederim. Karşılığında ben de lanetimi geri alıyorum.

 

OSCAR : (Gülümser) Çok teşekkür ederim, kötü kalpli cadı. (Tokalaşırlar. Telefon çalar)

 

FELİX : Kızlar olmalı.

 

MURRAY :(Ahizeyi alır) Alo?

FELİKS –  Yemeğe geç kalırsam çok üzülürler. Hemen iniyor de(Arkadaşlarına)

MURRAY – Karın.

FELİKS ;(Murray’e döner) Murray, Şu anda onunla konuşamayacağımı söyle. Bir kaç güne kadar ben onu ararım. 0 zaman konuşacak çok şeyimiz olacak. Ve artık değiştiğimi, üç hafta önce kovduğu adam olmadığımı da söyle. Aynen böyle söyle Murray. Lütfen.

MURRAY : Görürsem söylerim. Bu Oscarın karısı. Bir dakika Blanche.

FELİKS : Hadi hoşçakalın beyler

OSCAR ; (Telefona) Alo? Evet Blanche. Beni araman çok hoş. Çekleri aldın değil mi? Güzel. Artık hepsini ödedim. Yok canım lotodan kazanmadım. Biraz para biriktirmiştim. Daha çok evde yiyorum. (Kanapeden bir yastık alıp, Felix’e fırlatır) Blanche, dinle/bana teşekkür etmek zorunda değilsin. Sadece doğru olanı yapıyorum. Ev mi? Hayır, görsen şok geçi­rirsin. Çok iyi durumda. (Felix yastığı Oscar’a geri atar) Blanche, Brucey ona gönderdiğim balığı aldı mı? Evet.  Yakında bende ararım. Ne zaman istersen. Pek dışarı çıkmıyorum.

FELİKS – İyi geceler Mr. Madison. Bana yine ihtiyacın olursa saatine bir buçuk dolar alırım.

OSCAR –  (Telefonda konuşurken Felix e durması için işaret eder) Çocukları benim için öp. İyi geceler Blanche. Felix.

FELİX- Evet?

OSCAR – Gelecek cuma napıyorsun? Ekibi bozmayacaksın değil mi?

FELİKS : Ben mi? Asla! Evlilikler gelir geçer ama oyun devam eder. Hoşçakal Dayen (Çıkar kapıyı kapatmaz)

OSCAR : (Ardından bağırır) Güle güle Blanche. (Diğerleri bir an Oscar’a bakar) Eveeeet, oturacak mıyız yoksa poker mi oynayacağız?

ROY : Poker Oynayacağız.

OSCAR – (Ayağa kalkar) Eee hadi öyleyse başlayın. Ve lütfen sigaralarınıza dikkat edin tamam mı? Burası domuz ahırı değil, benim evim.

                                                          PERDE

Çeviri: Dr.Öğr.Üyesi Mehmet Sabri Şenol

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu
Kapalı